Türkiye Aşıklar Bayramı'nın onuncu yılı dolayısıyle, bu defa "Milletlerarası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri" de tertiplenmişti. 27-29 Ekim günlerinde yapılan bu seminere kırk kadar ilim ve sanat adamıyle folklorcu, bildiri sunmak suretiyle katılmıştı. Yabancı birkaç ilim adamının da iştirak ettiği seminerde oldukça değerli ve ilgi çekici bildiriler de okundu.
Aşıklar Bayramı milli kültürümüzün zenginliğini, bütünlüğünü ve devamlılığını, canlılığını çok iyi şekilde ortaya koymaktadır. Aşık dediğimiz saz şairleri, halk şairleri Türk ruhunu çok güzel aksettirmekte; Türk'ün sevincini, hüznünü, hicranını, sevgisini, zarafetini, muzipliğini, ümidini, heyecanını hayranlık uyandıracak tarzda dile getirmektedir. Aşıklar eski devirdeki ozanların günümüzdeki devamıdırlar. Destanlar devri kadar eski, çağımız kadar yenidirler.
Aşık edebiyatı, saz şiiri büyük bir gelenektir. Çok eski devirlere kadar uzanan bu şiir günümüzde de devam etmektedir. Saz şairliği (aşıklık) ölmemiştir ve ölmeyecektir. Milli kültürümüzün bu çok mühim unsuru canlılığını daima muhafaza edecektir. Aşık Veysel ile bu çığırın kapandığını söyleyenler yanılmaktadırlar. Evet, onun gibi büyük bir usta şimdi yoktur ama, birçok değerli aşık görülmektedir ve pek çok genç aşık yetişmektedir. Her yıl Konya'da yeni aşıklarla karşılaşmaktayız. Bu durum, kaynağın çok bereketli olduğunu, kurumayacağını gösteriyor.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.