Duygu ve düşüncelerini, daima engin gönül ve hoş kelam ile ifade eden Neşet Ertaş; bir Garip Bülbül misali sürdürdüğü, sanatla bütünleşmiş yaşamı boyunca, bu yöndeki en güzel tavrı da yine yaşamının yegane anlatım biçimi olan sanat yolu ile sergilemiştir. Anadolu'nun yanık yürekli insanlar topluluğu Abdallar'ın bir bireyi olarak, daha doğduğu günden itibaren bambaşka bir kültürel çevre ve manevi evren içerisinde yetişmiş Ertaş; yaşamı boyunca sanat ile soluk alıp vermiştir. Ertaş'ın bütün ömrünce, kutsal bir emanet gibi taşıdığı olağanüstü sanatı, aynı zamanda geleneği ve sosyokültürel dokuyu da yeniden inşa eden bir değer olarak, Anadolu müzik kültürü içerisindeki özgün, önemli ve tarihsel yerini almıştır.
Sanat yolunda, kendine özgü bir sima olup yarım yüzyılı aşan uzun bir süreçte eşsiz ürünler ortaya koyabilme başarısını göstermiş Ertaş'ın, doğal oluşum ya da doğanın kendisini üretmesi olgusu içinde açıklanabilecek sanatı ve yaratıcılığı, bu doğal gelişim sürecinin birebir örneğini yansıtmaktadır. Çünkü onun da içerisinden yetiştiği halklara dair sanat geleneklerinin en temel özelliği; doğal bir süreçte, doğal koşullar altında ve kendi devinimi içerisinde süregelmesi, içinden yetişen bireylerin de buna bağlı olarak benzer biçimde şekillenmeleridir.
Yaşam koşulları gereği eğitim alamayan, ilkokulu ancak kendi çabaları ile dışarıdan bitirebilmiş, gerek sanat, gerekse yaşama ilişkin edindiği temel bilgiler yalnızca babasından öğrendiklerinden oluşan, kendi aklına ve düşüncesine yönelerek herhangi bir kitap okumayan, böylece neredeyse tam bir ümmi görünümü çizen Ertaş'ın, alanında çağa damgasını vuran dehasını ve üretimlerini doğa ve gelenek dışında açıklamanın başkaca bir yolu da yoktur.
Ertaş'ta ve müziğinde hemen tüm yönleri ile can bularak, onun yaratımlarının ömrüne ömür katan bu doğallık olgusunu, doğa ve müzik ilişkisi açısından kavramak, konunun anlaşılabilmesi bakımından önemlidir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.