- Aşıklığa nasıl başladınız?
- On üç - on dört yaşlarında iken aşıklık mesleğine başladım. Öykümü size şöyle anlatayım: Yaylalara çıkma zamanı gelmişti. Arabalar Kars'ın yakınında olan bir yaylaya gidiyordu. Ben de bunların arasındayım. Yaşım on üçtü. Yolda çok susamıştım arabadan inip bir çeşme gözesine koştum. Su içtikten sonra otlara, çiçeklere daldım. Oracıkta uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda gece olmuştu. Uyanınca kendimi daha güçlü hissettim. Hafızamda bazı şeylerin yer ettiğini anladım. İşte aşıklığa böyle başladım.
- Size aşıklık geleneğinin kurallarını kimler öğretti?
- Babam Çıldırlı Usta Aşık Şenlik'in çırağıydı. Aşıklık geleneğini ondan öğrendim. Aşıklık bizim buralarda çok eski devirlerden beri sürük gelir. Dolayısıyla eski ustaların eserlerini de öğrendik. Bizden sonraki kuşaklara da bizler geleneği tanıtacak ve sevdireceğiz.
- Şimdiye kadar karşılaştığınız aşıkların adlarını söyler misiniz?
- Şimdi öyle bir soru sordunuz ki, aşıklık geleneği içinde karşılaştığım aşıkları bir bir saymam mümkün değil. Şunu söyleyeyim ki kendine aşık diyen her aşıkla karşılaşmışımdır. On dört yaşımdan bu yana atışma yapmadığım hiç bir aşık kalmadı. Özellikle Konya'da yapılan Türkiye Aşıklar Bayramına gelen aşıklarımızı da saymalıyım. 1971'de bu bayramda Türkiye birincisi olduktan sonra İran'a gittim. İran'da da çok güçlü aşıklarla karşılaştım. Orada da birincilik elde ettim. İran'da başta İranlı aşıklardan Gaşem ve Elesker olmak üzere bir çok aşıkla yarıştım.
- Yurt içinde ve dışında katıldığınız diğer şölen ve bayramlar hangileridir?
- Yukarıda da açıkladığım gibi 1966'dan 1989 yılına kadar aralıksız Konya'da yapılan Türkiye Aşıklar Bayramına katıldım. Yedi kez Erzurum'da yapılan aşıklar gecesinde 15 yıl İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın Konya Kültür ve Turizm Derneğiyle müştereken düzenledikleri İstanbul Aşıklar şöleninde, Ankara'da üç yıl TBMM adına düzenlenen, Feyzi Halıcı'nın yönettiği Aşıklar Şöleninde, Yunus Emre gecelerinde, Niğde festivallerinde, Edirne Aşıklar gecesinde, Ankara'da düzenlenen aşıklar şölenlerinde, Bolu Köroğlu gecelerinde bulundum. İstanbul'da yapılan Altın Saz yarışmalarında Türkiye birincisi oldum. İlk kez yurt dışında düzenlenen şölenlere 1970 yılında katıldım. Avrupa'da gitmediğim ülke kalmadı. Yurt dışına arkadaşlarım Şeref Taşlıova, Aşık Reyhani, ve Aşık İlhami Demir'le on üç ayrı sefer düzenledik. Almanya'ya son gidişimiz 1987 yılı ocak ayında oldu. Bunların dışında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş yıldönümü törenlerinde de davet edildik. Yavru vatan Kıbrıs'ta da sazımızı konuşturduk. 1989 yılında Londra'da yapılan halk hikayeleri ve aşıklık kongresine arkadaşım Aşık Şeref Taşlıova ile birlikte katıldık.
- Plak ve kaset doldurdunuz mu?
- Otuzu aşkın plağım var. Bunlardan ikisi altın plak oldu. Yirmi sekiz adet kaset doldurdum. Avrupa'da doldurduğum kaset sayısı ise yedidir. İki tane de video kasetim var.
- Kars bölgesinde türkülü hikaye, efsane ve destan dallarında derlemeleriniz oldu mu? Kendi yazdığınız eserleriniz var mı?
- Hikaye ve hikayeli türkülerimin sayısı yüze varır. Bunların altmış adedi usta malı olup kırk adedi kendi söylediklerimdir. Her birini burada yazmak çok yer alır. Usta malı ve kendi eserim olarak bir bölümünü burada sıralıyayım: Salman Bey ve Gevher Hanım, Latifşah ve Mehriban Sultan, Sevdakarhan ve Gülnaz Hanım, Seyfi bin Zülyezen, Kosanoğlu, Emrah, Kasaboğlu, Köroğlu (On üç kolu ezberimde var), Hüseyin ve Senem, Şah İsmail, Çoban Süleyman, Yetim Ahmet, Saracı İbrahim, Perbane, Ahmet İle Mehmet, Ahmet Ağa, Celali ile Kenani, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı.
- Şiirleriniz şimdiye kadar hangi dergilerde yayınlandı?
- 1965'ten 1975'e kadar Karseli dergisinde şiirlerim yayınlandı. Kars dışında da Çağrı, Pınar ve Hizar, Türk Edebiyatı ve Folklor dergilerinde şiirlerim çıkmıştır.
- Çıraklarınız kimlerdir?
- Benim yetiştirdiğim çırağım Mürsel Sinan'dır. Bunun yanı sıra bana usta diyen ve benim eserlerimi okuyan bazı gençler de vardır. Bu gençler şunlardır: Hakkı Virani, Arif Çiftçi, Halis Altunbey.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.