- Son zamanlarda, yaygın bir biçimde dinlenen değişik türküleriniz var. Dom Dom Kurşunu, Hidayet, Sarhoş gibi. Tıpkı 70'li yıllarda sevilerek dinlenen Nem Kaldı, Yiğitler, Erim Erim Eriyesin gibi. 70'lerle 80 sonrası türküleriniz arasında biçim ve içerik arasında fark var mı?
- Var tabii. Onu şöyle itiraf etmek durumundayım. 70'li yıllarda güncel konuları izleyen sosyal içerikli türküler yapıyordum. Yine öyledir ama, biçim değişikliği yaptım. Eski çalışmalarıma tek sazlı dönem denebilir. Aşık Veysel türü dönem yani. Toplumun o günkü beklentileri de farklıydı. Bugün yeni kuşaklar farklı şekilde, bilinçli olarak yönlendiriliyor. Bir kısmı arabesk denilen, bence eroinin müzikleştirilmiş şekliyle avutuldu. Kitleye arabesk enjekte edildi. Uyutuldu. Böyle bir kuşak savruldu gitti. Varsıl çevrelerin gençleri de diskolara yönlendirildi. Halk müziğine ve halkın sorunlarına uzaklaştırıldılar. Üçüncüsü de, ikisi arasında kalan gösteriş düşkünü, edebi sükse yapmak isteyen, yarı aydın çevreleri oluşturdu. Ben bu üç nesle birden hitap eden bir Mahzuni dönemi başlattım. Daha doğrusu ülkemin içinde bulunduğu siyasal toplumsal durum beni buna zorladı. Tek saz döneminde yüreklice okuduğum sözlerimin çoğu denetimlere takıldı. Sansüre uğradı. Onun için de davullu zurnalı, hoppalı zuppalı, zikzaklı türkülerle düşüncelerimi aktarmaya çalışıyorum. Örneğin Dom Dom Kurşunu'nda olduğu gibi vokaller, gruplar kullanıyorum. Ama türü, biçimi nasıl olursa olsun, Mahzuni yine Mahzuni'dir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.