Anası Emine, Kadir'e dokuz aylık hamileyken Fırat'a düşmüş, sular onu sürükleyip ta ötelerden karaya vurmuştu. Öldü zannedip gömmüşler ve kim bilir belki de baygın olan biçare kadın, toprağın ağırlığıyla, mezarda doğum yapmış, ruhunu böylece teslim etmişti.
Ve otlaktan dönerken Çoban Ali duymuştu mezardan gelen çocuk feryadını. Mezarı açmış, kendi eliyle çıkarmıştı onu. Gedikhanoğlu, Çoban Ali'den dinlediği doğum hikayesini anlatırken yüzü daha da soluyor, köyünün tarlaları gibi çatlamış dudakları titriyordu: "İnsanoğlu doğarken ölüm ona ıraktır." diye başlamıştı. Arkasından da üstüne basa basa: "Ama, kader benim mezar taşım için su ağıtı daha doğarken yazmış." dedi aldı sazını:
Feleksen sen utan, sakın ben değil,
Kabirse burası, yabancı değil.
Burada onunşa anası değil,
Gedikhanlı yatar, anadan uzak.
Bağlamanın tellerine yavaş yavaş dokunuyor, sözün gerisini getiriyordu. Dalmıştı gözleri:
"Fırat kenarında çamaşır yuğarken acı haberi gelen anam, bir oğlu olmasını çok istermiş. Zavallı murada ermeden gitmiş. Sonra beni nenemle dedem büyütmüş. Avunmak için de, daha çocukken saz vermişlerdi elime. O gün bugündür çalarım."
Ustalıklı bağlamasıyla Konya'da bütün aşıkları coşturdu Gedikhanlı. Yarışmalara "Türkü" dalında girmişti.
"Sus ta Leyla'm duymasınlar" diye vurdu sazın döşüne. Evlenince ekmek derdi içinde aşkı gölgelenen iki sevgiliyi anlatıyordu. Genç kadının gözü yaşlı. Delikanlı koca çaresiz, lakin ağladığını konu komşu duyacak diye çekingen:
Verdiğimiz sözümüzü,
Sus kimseler duymasınlar.
Halk biliyor özümüzü,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Aşkın ile söylediğin,
Nedir feryat eylediğin.
Gizli gizli ağladığın,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Genç kadın çok sabretmiş, hani ekmek yerine taşın köküne bile rıza göstermişti. Ama bu, böyle gidecek mi?
Yedin engellerin taşını,
Yaktın gönlün güneşini.
Sil gözlerinin yaşını,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Yakın aşkın dediğini,
Açtın dağların gediğini.
Uğrumda can verdiğini,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Sonra herşeyi daha başında konuştuklarını anlatır:
Bu aşkı baştan söyledin,
Altun idi, tunç eyledin.
Bu aleme gülünç ettin,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Derken pişman otur söylediklerine. Genç kadın gizli gizli ağlıyor. Oysa deliler gibi seviyor Leyla'sını. Ama hala dedik ya çaresiz. Gine alır sazını:
İşte tepeler yolundur,
Canım, kopan kolumdur.
Gedikhanlı sana kuldur,
Sus da Leyla'm duymasınlar.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.