- Osman Pehlivan. Bu kadar içten çalıyorsun. Sanatına bu derece düşkün müsün? Aşksız sanat olur mu? Sanat için mutlaka aşk lazım mıdır?
- Aşksız sanat olmaz. Fakat ne gibi aşk?
- Mesela kadın aşkı?
- Ben kadınsız, aşksız hiçbir şey yapılmayacağına kaniyim. Size garip bir şey söyleyeyim mi? Yanımda bir kadın olduğu zaman ben başka türlü çalar, başka türlü söylerim.
Yanımda kadın olmadığı zaman da gene çalışım ve söyleyişim başkadır. Kadının sanat üzerinde bu derece tesiri vardır. Size bunun bir de hikayesini anlatayım:
Beş yıl kadar oluyor. Benim "Hasan" adında bir arkadaşım vardı. Kendisinde toplanarak çalar, söylerdik. Bir gece, kadınsız bir meclis, eh ne olacak? Biraz gevşek çalıyorum.
"Ha, anlaşıldı" dedi, "seni coşturmak lazım". Dışarıya çıktı, başına bir bez bulup örtmüş, beyaz bir bez. Kapıyı aralıkladı, baktı. Başımı çevirdim. Bir kadın, evet bir kadın. Ne dersiniz? Kucağımdaki tanburun sesi, boğazımdan çıkan şarkının tonu o anda değişti.
Kadın. Kadın aşkı güzel sanatlar için bence en lüzumlu şeydir. Amma nihayet bunun da bir derecesi vardır. Onu aşınca aşk sanatı ezer.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.