Ağıt, ölünün yakın uzak geçmişini, çoğu kez geçmişi bugüne getirerek, ölüyü de konuşmalara katarak anlatır; ölünün eşyalarını sergilemek, etrafındakilere göstermek, malından mülkünden, atlarından, silahlarından söz etmek vb. gibi ayrıntılarla, hele törene katılanların da koro halinde sözlere, seslenişlere, ağlamalara katılmalarıyla "ağıt", aynı zamanda, bir anlatı ve dramlaştırmalı bir gösteri niteliklerini kazanır.
Töreniyle bir bütün olarak alınması gereken "ağıt" ın bu karmaşık yapısı ve oluşum evreleri yeteri kadar incelenmiş değildir; bu, kolay bir iş de değildir; çünkü ağıt töreni herhangi başka bir tören –örneğin düğün, bayram vb.- gibi, düzenlendiği süre içinde araştırmacının izleme şartlarını sağlamağa elverişli bir toplum olayı sayılamaz: Araştırmacı –bir kadın da olsa- etrafındakileri tedirgin etmekten, onların acılarına saygısızlık göstermekten çekinme durumundadır ve bu yüzden de türlü ayrıntılar üzerinde gerekli soruları sormak, açıklamalar istemek olanaklarından yoksundur. Ağıdın sözleriyle ezgisi arasındaki ilişkiler, yani belirli bir törende sözlere konuşulan ezgilerden, zamanla "türkü" ye dönüşmüş ünlü ağıtların ezgilerinde neler kaldığı sorunu da henüz incelenmiş, kesinliğe ulaşmış değildir.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.