Yozgatlı sanatçı Bayram Bilge Tokel, Sürmeli türkülerini ve "Yozgat tavrı"na dair şöyle diyor:
Aynı zamanda türkülerimizin icrasında kullanılan en eski, en temel ve en zengin sazımız olan bağlamada, 'Yozgat tavrı' dediğimiz, değişik bir tezene vuruş ve çalınış tekniği ile icra edilen, en karakteristik Yozgat türkülerindendir. Bağlamada Yozgat tavrı, kısaca türkünün belli yer ve notalarında, daha çok da ezginin ikilik, dörtlük nota değerinde uzatıldığı yerlerde, tezenenin okuyuşa paralel olarak tarama tezene şeklinde kullanılmasıdır. Fazla teknik ayrıntıya girmeden söyleyelim ki, bu tür saz çalma üslup ve teknikleri, daha ziyade yöre türkülerinin mahalli okunuşu esnasındaki gırtlak nağmelerinden, ses kullanma ve türkü söyleme üslup ve tekniklerinden hareketle doğmuştur. Bir başka söyleyişle, yöre türkülerinin, en tabii enstrüman olan insan sesi ile icrasındaki eda, tavır ve yorumun saz ile taklit edilmesidir. Yozgat tezenesi dediğimiz çalma tekniği de büyük ölçüde, klasik Yozgat Türkülerinin okunuşundaki tabii gırtlak nağmelerinin, ses çarpmalarının, titreme vibriato ve trillerin, bazen sadece sazın alt teli, bazen da bütün teller kullanılarak taklit edilmesidir.
Bu tavırla çalınan türkülerin bazılarını sıralayalım. Önce 'sürmeli' çeşitlemeleri: Dersini almış da ediyor ezber, Sabahınan esen seher yeli mi, Yaz gelirse sarı çiğdem uyanır, Yozgat pınarında yudum elimi, Kanatlı kapının demir sürgüsü ve diğerleri: Çamlığın başında tüter bir tütün, Hastane önünde incir ağacı, Yeşil ayna, Asker yolu beklerim, Bir çift turna gördüm, Eydim kavak dalını, Gam gasavet keder, Mihrican mı değdi vb.
Bağlamada Yozgat tavrının öncüsü, en iyi icra ve yorumcusu merhum Tüfekçi, bu konuda kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söylüyor:
Sarısözen zaman zaman beni çağırır, Yurttan Sesler'de türküler söylettirirdi. O arada da Yozgat tezenesini kullanmaya başladım, ki bu bir değişik geldi hem Sarısözen'e hem de Yurttan Sesler sanatçılarına. Dinleyicilere de tabii... O zamana kadar kullanılmıyordu bu tezene vuruşu. Ben de eğer babama yetişmeseydim, o tezene ölecekti belki de. Hatta bir kısım dostlar, sanatçılar, 'Canım Yozgat tezenesi bu değildi, bu Nida Tüfekçi'nin kendi özel tavrıdır.' gibi bir şeyler söylerler ama bu varsayımdır. Ben babamdan öğrendiğim sazı çalmaya çalıştım. Elbette işleklik bakımından belki babamdan biraz daha ileri gittim. Gerek parmak hareketleri, gerek tezene hareketleri açısından benim kişiliğimden bir şeyler katılmış olabilir. Ama Yozgat türkülerini tetkik ettiğiniz zaman o tavrın benden alınmayan türkülerde de bulunduğunu görürsünüz.
Genel olarak Yozgat ezgilerini kırık havalar (sözlü-sözsüz), uzun havalar olarak ikiye ayırabiliriz. Sözlü kırık havalara; düğün, oyun, kına, deyiş, samah, nefeslerde rastlıyoruz. Yozgat'ta uzun havalara ve bu tarz ezgilere "bozlak" adı verilmektedir.
Yozgat, coğrafyası gereği Kırşehir, Kayseri, Ankara, Çorum, Keskin, Sivas, Tokat gibi yerlerin halk müziği ile etkileşim içinde olmuştur. Ayrıca, uzak mesafede Afyon-Emirdağ ezgilerinin de bir kısmı ile benzerlikler söz konusudur.
Yine, "sürmeli", "sürmelim"in içinde yer aldığı söz kalıplı müzik cümlelerinin mevcut olduğu değişik illerdeki türkü çeşitlemelerini de söyleyebiliriz.
Yozgat'ta bugün bile halk müziğinin ortaya çıkarıldığı, yaşattığı ve icra edildiği yerler; düğünler, kına geceleri, özel günler ve eğlencelerdir. Bağlama temel saz olmakla birlikte bazı mahallerde cümbüş, keman, nadiren ud, darbuka, tef vb. çalgılar kullanılmaktadır.
Sürmeli Bey hikayesine de konu olan Yozgat, Bozoklu Türkmenlerinin yurdudur. Esasında Yozgat; Anadolu coğrafyasında tam merkezde bir yerlerde olmanın avantajı ile zengin bir halk kültürüne sahiptir. Bu zenginlik içinde türkülerin özel bir yeri her zaman olmuştur. Çünkü halk musikisinin her çeşidi ve türü Yozgat topraklarında adeta kesişmiştir. Her renk, her parça, her tike Yozgat'ın kültürünü ve musikisini ortaya çıkarmıştır.
Her türlü duygu ve düşünceleriniz için bize buradan ulaşabilirsiniz.