Afyonkarahisar'ın Çavuşbaş Mahallesi'nde yaşayan Dodan Ahmed'in ağabeyi "Tülü Veli" lakabıyla anılan Veli Dolu'nun oğlu Hüseyin Dolu, amcası Dodan Ahmed'in öyküsünü şöyle anlatıyor:
Amcam Dodan Ahmed, (bundan 85 yıl önce) mert, haksızlığa boyun eğmeyen, Afyonkarahisar'da isim yapmış sayılı efelerden birisidir.
Dodan Ahmed'in babası, yani dedem, kısa boylu, çok şişman ve göbekli olduğu için kendisine verilen "Dodan" lakabı, oğlu Ahmed'e de verilmiş.
Aslında Dodan Ahmed, kısa boylu, çok zeki ve çevik bir adammış.
Haksız yere (iftirayla) hapse giren Dodan Ahmed, orda da hakkını savunuyor; kaçmaya yeltenmesi nedeniyle eski Afyonkarahisar hapishanesinde zincire vuruluyor.
Bir gece hapishane arkadaşlarının da yardımıyla zincirden kurtularak kaçıyor; ancak bir süre sonra zaptiyeler tarafından yakalanıp askere gönderiliyor.
Hapishaneye haksız yere girmesini bir türlü içine sindiremeyen Dodan Ahmed, askerden de kaçarak Afyonkarahisar'a geliyor ve iftira ile hapse girmesine neden olan bir Ermeniyi öldürerek dağa çıkıyor.
Yıllar öncesi Afyonkarahisar'a yerleşmiş olan Ermenilerden halk arasında "Gavur kızı" denilen ve "Çakıcı" diye de adlandırılan bir Ermeni kızı, düğünlerde def çalar, oynar ve köçeklik yaparmış. Bekar olan Dodan Ahmed, dağa çıktıktan sonra Gavur kızı ile ilişki kuruyor ve ikisi dağda beraber yaşamaya başlıyorlar.
Asker kaçağı olarak görülen ve Ermeniyi öldürmesi nedeniyle hakkında vur emri çıkmış olan Dodan Ahmed, Afyonkarahisar'ın güneyinde bulunan Hıdırlık (Arküstü) tepesindeki "Dede İni" denilen mağarada çoğu kez barınır, gündüzleri de bu mağaraya yakın olan Zümrüt Pınarı’nın yanında etrafı gözetlermiş.
Bir gün Gavur kızı (Çakıcı) dağda çamaşır yıkıyor. İki ağaç arasına gerdiği urgana çamaşırları sererken, Dodan Ahmed'in hasımı olan biri görüyor ve zaptiyelere ihbar ediyor. Dede İni’nde gizlendiğini ihbar alan zaptiyeler etrafı sararak Dodan Ahmed'i yakalamak isterler. Zeki ve kurnaz olan Dodan, etrafı zaptiyeler tarafından kuşatılmış olmasına rağmen kaçmayı beceriyor. Ele avuca sığmayan, zaman zaman şehre inen Dodan Ahmed, zenginlerin evlerine baskın yaparak kıymetli eşyalarını alıyor ve yoksullara dağıtıyor.
Bir gün zaptiyeler, Dodan Ahmed'in yakın bir arkadaşını hileyle dağa gönderiyorlar. Birlikte kahve içerken zaptiyeler baskın yaparak mağaranın içerisinde Dodan Ahmed'i öldürüyorlar.
Hıdırlık Dağı dik olduğu ve yolu bulunmadığı için, zaptiyeler Dodan'ın ölüsünü şehre nasıl götüreceklerini düşünüyorlar. Hıdırlık Dağı'nın arkası bağlıktır. Orada bulunan, Afyonkarahisar'ın tanınmış din adamlarından "Keşkenci Şükrü" diye anılan Şükrü Hoca'nın merkebini alıp olay yerine getiriyorlar.
Dodan Ahmed'in ölüsünü merkebin üzerine yüzükoyun atıp, efenin belinde bulunan kırmızı şalını merkebe dolayarak dağdan indiriyorlar ve şehre o şekilde getiriyorlar.
Cenazeyi doğruca eski Devlet Hastanesine götürdüklerinde doktorların, "Bu yiğide nasıl kıydılar, yazık olmuş" diye konuştukları söylenmektedir.
Dodan Ahmed'in bu şekilde öldürülmesi üzerine yakınları bu ağıdı yakmışlardır.