12 Mart'ın hemen ardından politik anlamda toplumsal adaletsizliğe, sömürüye ve emperyalizme, ağalara ve beylere başkaldıran ozanlar; 12 Eylül'den itibaren bastırılmaya ve susturulmaya çalışılmıştır. Sistemin bu sindirme ve yıldırma politikaları kendini kültür ve sanat alanında da bütün yoğunluğuyla hissettirmiştir. Dönemin muhalif sanatçıları ya cezaevlerine doldurulmuşlar, ya da kendiliklerinden kalemi, sazı ve sözü bırakmışlardır. Bir şekilde üretmeye devam edenler ise eleştirilerini hayli dolaylandırmak durumunda kalarak ortaya koymuşlardır.
Mahzuni, "Dom Dom Kurşunu" adlı şiiri için "yapısı özelliğiyle bir lirik parçaymış gibi gözükse de bu eser 12 Eylül harekatından kaynak bulmuştur demiştir" ve bu dönemde yazılıp bestelenmiştir. Yılın türküsü seçilen ve ödül alan bu eser için şöyle bir değerlendirme daha yapar Mahzuni:
"Dom Dom Kurşunu" eşim Fatma Mahzuni'ye olan duygularımı anlatır. Dom Dom Kurşunu, onun kaşlarının arasından çıktığını farz ettiğim kurşundur. Beni yüreğimden yaralayan kurşundur.
Ayrıca Mahzuni şiirde geçen "Dom Dom Kurşunu"nun gerçek anlamıyla ceylan, kurt, kaplan ve ayı gibi av hayvanlarını vurmakta kullanılan iri ve tek saçma (kurşun) olduğunu ancak bu kelimenin şiirdeki anlamının güzellik olduğunu söylemiştir. Şiirde iki kaşın arası tüfek kabul edilmiş olup, oradan akan güzellik, aşık olanın gönlünü etkiler. Bu türkünün bir dönem radyo ve televizyonlarda çalınması yasaklanmıştır.