Bu şiirde insanoğlunun kavga edişinin sebepleri ve bunun karşısında ne yapılması gerektiği ustaca vurgulanmıştır. Süleyman Yağız, bu şiirde diyalektik yansıma olduğunu belirterek diyalektik yansımayı; "tabiatın, toplumun ve düşüncenin gelişmesini yöneten en genel kanunların bilimi" olarak tanımlar. Hiçbir katılaşma ve kalıplaşma taşımayan diyalektiğin devrimci özünün, toplumun yeniden kurulmasında anahtar vazifesi gördüğünü söyleyen yazara göre; Mahzuni'nin bu şiirinde bu gerçek, en somut çarpıcılığı ile karşımıza çıkar. Aşık Mahzuni ise; bu şiir için şu değerlendirmeyi yapar:
Aslında hayatın tümü bir kavgadır. Bir bütünü kendi güzergahında yuvarlanmış kabul edersek, yani hayatın tümü içinde yer alan mücadele türlerini ulaşılması gereken müspet noktaya yönelmiş görürsek, kavgaların hepsi de tatlıdır. Ancak dünyamızda hakların kavgasını hiç tasvip etmiyorum. Çünkü haklı ve haksız halk olarak hele hiç düşünmüyorum. Haksız olan halkları yöneten sistemlerdir. Bu sistemler bütün dünyada kardeş bir noktayı paylaşsalar, bütçelerinde büyük gelirleri askeri amaçlara ayırmayacaklardır. Çünkü savunmaya bir neden kalmayacaktır. Kısacası uluslar birbiriyle olan zıtlaşmayı terk edecekleri bir noktada adaleti bulmuş olacaklar ve orduyla mahkeme hatıralarda kalacaktır.