Zeynel Besim Sun, "Gavur İmam dedikleri meşhur Ali Molla'nın şekaveti" başlığı altında şu bilgileri veriyor:
Ali Molla'nın adı Gavur İmam'dır. Bir köyde imamlık ve hocalık yapıyordu. Köyde bir de fakir ve dul bir kadıncağız vardı ki, kocası ve büyük oğlu Rumeli'de çete takibinde şehit düşmüşlerdi. Kadının küçük bir oğlundan başka kimsesi yoktu. Bu kadına köy halkı yiyecek verirlerdi. Kadının yegane ümidi küçük oğlunu büyütüp kendisine bakmasında idi.
Köye bir sene evvel, sarayın sefil arzularını tatmin için gelen tahsildarla zaptiye neferi, bu kadının vergi yüzünden yatağını yorganını almışlardı. Kadın bir çul üzerinde yatıyor, bir toprak tencerede aş kaynatıyor ve bir toprak çanakta oğluyla beraber karnını doyuruyordu.
Aynı köye ertesi sene de bir tahsildarla bir zaptiye geldi. Kadın da o gün toprak tenceresinde bulgur kaynatıyordu. Para istediler yok dedi. Tahsildar kızdı, zaptiyeye emir verdi. Zaptiye de ocakta kaynayan toprak tencereyi yere dökerek, tencereyi aldı. Kadın da biçare oğlu da, iki gözleri iki çeşme ağlıyorlardı.
Ali Molla, bu manzara karşısında tahammül edemedi. Tahsildara dönerek sordu:
- Bu kadının borcu ne kadardır?
- 18 kuruş.
Köy hocası 18 kuruş çıkarıp saydı ve makbuzunu istedi. Tahsildar o devrin sarayı gibi mürteşi hırsızın biriydi. Makbuzu 8 kuruşluk yazıp hocaya uzattı. Ali Molla, makbuzu tetkik ederek sordu:
- Efendi, ben 18 kuruş verdim. Halbuki makbuz 8 kuruşluk. Tahsildar kızarmadı bile:
- Haa. Yanlışlık olmuş. Elifini koymamışız dedi ve 8 rakamının arkasına 1 rakamı ilave etti.
Tahsildarın bu hareketi üzerine büsbütün sinir ve hırs kesilen köy imamı, kadının çocuğunu bir tarafa çekerek diyor ki:
- Sen gözkulak ol, tahsildarla zaptiyenin hangi yoldan gideceğini gel bana haber ver.
İmam kalkıp evine gidiyor, orada cübbesini sarığını çıkararak zeybek elbisesi giyiyor. Tahsildarla zaptiye de işlerini bitirerek, köyün arka yolundan şoşeye doğru düzülüyorlar.
Çocuk koşarak Ali Molla'ya haber veriyor. Ali Molla kestirme patikadan şoşeye inerken pusuya yatıyor. Ali Molla pusuya düşürdüğü tahsildarla zaptiyeyi orada öldürüyor, kellelerini keserek döşlerine koyuyor ve dağa çıkıyor.
Ali Molla, daha sonraları Trablusgarb'a gönderileceği gerekçesiyle hükümet görevlilerince şehre çağırılıyor. Fakat burada hileyle öldürülüyor.