Bu şiirin ikinci ve üçüncü dörtlüğünde, Melamet yolunu tutanların süluk esası anlatılmaktadır. Onlarca her yaratığın yaptığı iş, Tanrı kudretiyle olur; bu birliğe "Tevhid-i Ef'al-İşleri birleyiş" denir. Fakat işler, sıfatların sonucudur; sıfatlarsa, mazhariyete göre izafi olarak değişik görünür; yoksa hepsi de bir sıfatın çeşitli tecellisidir; buna da "Tevhid-i Sıfat - Sıfatları birleyiş" denir. Fakat sıfat, zat olmasa zuhur etmez; şu halde sıfatlar da bir tek zatın Tanrı'nın zuhurudur. Buna da "Tevhid-i Zat - Zat'ı birleyiş" derler. Son dörtlükte de bu tevhid makamlarının önce bilgiyle tahakkuk edeceği, sonra bilginin buluş-görüş haline geleceği, sonunda da görüşün oluş haline geleceği bildirilmektedir.