Eşref Gedikali 1905 doğumlu olup Piraziz (o yıllardaki ismiyle Abdal)'in önde gelen eşrafından Gedikalizadelere mensup biridir. Giresun merkezde ağabeyi Murat Gedikali ile babasından kalan fındık fabrikasını işletmektedir. Kişilik olarak son derece sosyal, yardımsever, cömert, yakışıklı, iyi giyimli, halk tarafından sevilen biri olan Eşref Bey, 1933 yılında fabrikasında muhasebeci olarak çalıştırmak için Hakkı isimli bir kişiyi alır. Hakkı'yı yetkiyle donatır. Ancak, bir süre sonra fabrikada çalışan bayan işçiler Hakkı'yı Eşref Bey'e şikayet ederler. Hakkı'nın kendilerini rahatsız ettiğini ve kendi çalıştıkları bölüme gelmemesini talep ederler. Eşref Bey, Hakkı'ya kadın işçilerin çalıştığı bölüme girmemesini sıkı sıkı tembih eder. Ancak, kısa bir sonra Hakkı'nın, yine o bölümde dolaştığını görerek kendisini sert bir dille uyarır. İzleyen gün, Giresun'da adet olduğu üzere, Giresun Limanı'ndan sezonun ilk fındık nakliyesi için tören düzenlenmiştir. O yıl ilk seferi düzenleyen Eşref Bey'in fabrikasının ürünüdür. Tören bittikten sonra Eşref Bey, Hakkı'yı da yanına alarak lokantaya gider, yemek yerler, ardından fabrikaya dönerler. Ofiste sohbet esnasında Hakkı, Eşref Bey'den tabancasını beğendiğini, görmek istediğini söyler. Eşref Bey de tabancasını verir, fakat Hakkı orada Eşref Bey'i kendi silahıyla vurur. Vurulduktan sonra Camlı sokakta yer alan fabrikasından çıkar, geçmekte olan otel sahibi Talat Bey'e:
- "Hakkı beni vurdu Talat" der.
Hemen ardından çevredeki eşrafla birlikte Eşref Bey hastaneye kaldırılır. Ancak iki saat geçmeden vefat eder. Hakkı yakalanır, cezaevine götürülür. Ancak Hakkı, daha hapishaneye varmadan Eşref Bey'in vurulduğunun haberi cezaevinde duyulmuştur. İçeri girdikten bir kaç dakika sonra bir mahkum, mangal demirini Hakkı'nın sırtına saplayarak yaralar.
Cezaevinde iki ay yatan Hakkı, Cumhuriyet'in kuruluşunun onuncu yılı münasebetiyle çıkarılan af kanunundan yararlanarak serbest kalır ve izini kaybettirir.
Eşref Bey'in vefatından çok kısa bir süre sonra kendisini sevenlerin önce maniler şeklinde yazdığı ve söylediği dizeler, yine kısa bir süre sonra yakılan türküye dönüşür.
Giresun halk oyunları ekibi de gösterilerine bu lirik türkünün ezgisiyle başlamaktadır.