Bir gün Pir Sultan Abdal, Pir'ine gitmek üzere yola çıkıyor. Yolda bir su kenarında ağaçlık, çimenlik bir yerde dinleniyor. Üzerindeki dalda kuşlar Hakk'ın ayetlerini okuyorlar, ama bunların derdarı olan bülbül hepsinden güzel okuyor. Pir Sultan mest olmuş, bunları dinliyor.
Zaman zaman bülbülün gözüne uyku basıyor. Bir defasında, onu dinlemeye doyamayan Pir Sultan, uyandırmak için, iki parmağının arasına bir ufak taş koyup, parmağının birini yaylandırarak kuşa atıyor; hikmet-i Hüda, taş kuşun başına değiyor. Kuş ölüyor, Pir Sultan'ın dizinin dibine düşüyor. İşte o zaman Pir Sultan çok yanıyor, bu şiiri söylüyor.
Sonra Pir'ine gidip başından geçenleri anlatıyor ve Allah'ın affetmesi için Pir'inin himmetini diliyor.
O zamandan beri Alevilerce iki parmağının arasına taş koyup atmak -ki buna fiske derler- günah sayılır.