1940'lı yıllarda Şereflikoçhisar'ın Dadılar Köyünde "Nuh" adında bir eşkiya varmış. Nuh'un astığı, astık, kestiği kestik, hırsız, ırz düşmanı birisiymiş. Her köyde adamı varmış, adamları köylerden öküz ve koyun gibi malları çalar, Nuh'a verir, geri kurtarmak için de haraç verirlermiş.
Şereflikoçhisar ile Ortaköy'ün köyleri birbirine çok yakındır. Bizim köyde Nuh'un kolculuğunu yapan Ortaköy'ün Satansarı köyünden gelen "Aptal Nafiz" adıyla tanınan birisi de bizim köyün malını Nuh'a verirmiş. Babamdan çok korktuğu ve muhtar olduğu için babamın öküzlerini veremezmiş. Babam bir gün Nuh ile karşılaşır:
- "Ulan Çolak Ali, senin öküzlerden vergimizi alamadık, neden?" der.
Babam da gırgırına:
- "Köyün Kılıbaş Mevkiinde, sizin aşağı ve yukarı yolunuz üzerinde yirmişer dönümden iki tane tarlam var. Öküzler orada yayılır, götür" der.
Nuh, bir gün babamın öküzlerini çalıp giderken, öküzün biri bizim köyün arazisini geçerken duraklamış. Nuh, varıp öküzün sırtına vurunca öküz bir çifte atmış. Nuh olduğu yere düşüp bayılmış. Öküzler dönüp gelmişler, bir daha da götürememiş.
Nuh'un bu kötü huyları devam ederken Ortaköy'ün Gökler köyünden evli bir kadını gözüne kestirmiş, oysa Nuh kendisi de evliymiş. Göklerköyü halkı durumu bildiği için kadına göz kulak oluyorlarmış. Nuh, "Keziban" ismindeki bu kadını kaçırabilmek için iki yıl Gökler köyüne sık sık uğramış fakat fırsat bulamamış.
Bir ara Keziban'ın kocası "Abdurrahman", birisini vurarak hapse düşmüş. Köylü yine Keziban'ı koruyormuş. Bir yaz günü köylü yabana iş görmeye çekilirken Keziban'ın kocası Abdurrahman'ın amcasının oğlu Hüseyin'e silah vererek Keziban'ı beklemesini söylemiş. Yanında, iki kadın ve Keziban'ın tarlada çalışmaya giden kayınbiraderinin çocuğunu da bırakmışlar.
Nuh bizim köyden Hacı Niyazi, kendi köyü Dadılar'dan Öksüz Dede ve iki kişiyi daha yanına alarak bir yaz günü halk bağda, tarlada çalışırken köyü basar. Hüseyin'i bağlayıp kadınların da çok çaba sarfetmesine rağmen Keziban'ı kaçırırlar.
Babam dahil Ortaköy'ün ve Şereflikoçhisar'ın köylerinin muhtarları Nuh'u Ankara'ya şikayet etmiş. Bir binbaşı gelerek, muhtarlardan ve halktan aldığı bilgiler üzerine Nuh'u mahkemeye vermiş.
Daha sonra Nuh, Ankara'ya mahkemeye giderken kamyondan düşerek ölür. Nuh'un ölümünden sonra Keziban'ı, kaçırdıklarında yardımcılık yapan Öksüz Dede alır. Keziban hala sağ ve Ortaköy'ün Yenimahalle'de oturur. Keziban'ın eski kocası Abdurrahman, daha sonra başkasıyla evlenmiş, o da Yenimahalle'de oturur.
Nuh'un Keziban'ı kaçırması üzerine bizim köyden dayımın kızı "Kara Fadime" bu türküyü yakar. Olay başka köylerde olmasına rağmen, türkü bizim köyde yakılıp yayılmış. Dayımın kızı "Kara Fadime", Ortaköy'ün karşı mahallesinde ikamet eder.
Türkünün öyküsü Cihan Emel Demiryürek, Ali Demiryürek ve Ayşe Ateş'den derlenmiştir. Türküyü yakan Fadime Koyuncu'dur.