Kırşehir'e 23 kilometre uzaklıktaki Kızılırmak üzerine kurulmuş olan Kesikköprü 1248 yılında Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır.
Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad, Mengücük Beyliğini ortadan kaldırdığı sıralar, Mengücük Beyi olan Muzaffereddin'i Kırşehir'e göndermiş ve burayı kendisine dirlik olarak vermiştir.
Alâeddin Keykubad'dan sonra yerine geçen oğlu II Gıyaseddin Keyhüsrev, Kırşehir'deki Mengücükoğlu Muzaffereddin'in kızıyla nişanlanmış, Kırşehir ile Konya'yı birbirine bağlamak ve düğün alayının geçmesi için Kızılırmak üzerine sağlam bir köprü yaptırmıştır. Birbirine yakın ölçülerde sivri kemerli 13 gözden oluşan ve kuzey ucunda taşa işlenmiş iki aslan motifi bulunan köprünün güney ucu sağ girişinde beyaz mermerden üzeri arap harflerle yazılı bir mihrap ile açık hava mescidi bulunur. Köprü, 1614 yılında onarım görmüştür. 70-80 yıl öncesine kadar civar köylerin halkının cuma ve bayram namazlarını bu açık hava mescidinde kıldıkları bildirilmektedir. Ozan bir şiirinin dörtlüğünde Kesikköprüyü şöyle tasvir eder:
Karşıda bakınca deve katarı
Sol yanı selamlık, sağ yanı cami
Döşüne işlenmiş Selçuk kartalı
On asır var mıdır yaş kesikköprü
Kesikköprü yapılmadan önce Kızılırmak üzerinde sağlam olmayan bir köprünün olduğu bildirilmektedir. Zaman zaman yıkılan köprü, yöneticilerce onarılarak yolcuların hizmetine açılıyordu. Eski köprünün kurulu olduğu dönemlerde karşı taraftan gelin almaya giden düğün alayı, gelini alıp dönerken, köprüye geldiklerinde köprü aniden çökmüş, düğün alayı da gelin ile birlikte Kızılırmak’ın azgın sularında can vermiştir.
Kolay kolay unutulmayan bu acı olaya halk, bir türkü yakmış ve bu türkü yörede ağızdan ağıza destanlaşarak günümüze kadar gelmiştir.