Karacalar köyünden Gara Hüseyin ve Mustafa, adi bir suçtan dolayı Afyon cezaevine düşerler. Bir süre sonra arkadaşları Durmuş'la beraber cezaevinden kaçarlar. Gara Hüseyin, Suvermez köyünden sevdiği Filiğ'in Hatçe'yi kaçırır.
Bu sırada, 2.Bozkır, Apa ve Dinek isyanını bastırmaktan dönen Kuvayı Milliye Reisi Bayatlı Yarbay Arif Bey, Karakeçili müfrezesiyle beraber Emirdağ'a gelir. Amacı müfrezeye gönüllü yazmaktır. Arif Bey'in ilçeye geldiğini duyan Filik, Suvermez köyünden gelerek kızını kaçıran Gara Hüseyin ve arkadaşlarını Arif Bey'e şikayet eder.
Arif Bey (Bayatlı Arif Göngör), Gara Hüseyin ve arkadaşlarına haber göndererek "Kendilerine birşey yapmayacağını, müfrezesine dahil edeceğini" söyler. Gara Hüseyin ve arkadaşları Hatçe'yi de alarak Emirdağ'a inmeye karar verirler. Ancak, Horan (Yavuz) köyü yakınlarında Belce mevkiinde Arif Bey'in adamları tarafından yakalanarak, elleri bağlı olarak Emirdağ'a getirilirler.
Arif Bey, Gara Hüseyin, Mustafa ve Durmuş'u bugünkü İnkilap İlkokulu'nun (O zaman ki hükümet binası) bahçesindeki mermer direklere sardırarak, kurşuna dizdirir. Ve halka ibret olsun diye cenazeler üç gün asılı kalır.
Ağıdı, Gara Hüseyin'in annesi ile karısı Hatçe söylemiştir. Ağıt, bugün türkü olarak söylenmektedir.