Vaktiyle Tokat'ın Almus kazasında güzel, ayparçası gibi bir kız varmış. Kızın adı Kıymet'miş. Kıymet'le bir genç, birbirlerini gizliden gizliye severlermiş.
Bir gün kararlaştırmışlar. Genç, Kıymet'in evine gitmiş ve kızı bacadan kaçırmış. Reşadiye'nin Darudere köyüne kaçmışlar. Orada onlar gizlene dursun, beriden Kıymet'in anası jandarmalara haber etmiş.
Jandarmalar bu iki aşığın peşine düşmüş ve nihayet onları yakalayıp karakola getirmişler. Delikanlıyı karakolun mahzenine tıkmışlar.
Kıymet çok küçükmüş. Kızın yaşı küçük olduğu için, delikanlının cezası oldukça ağırmış. Delikanlıya bir güzel dayak çekmişler. Öyle bir dayak ki karakola çok yakın olan evlerden delikanlının ve kızın avazları duyuluyormuş. Kıymet'i de başka bir odaya almışlar.
Karakola yakın olan evlerden biri, köyden kalkıp kaymakama şikayete gitmiş. Bunun üzerine karakola gelen kaymakam ve etrafı, bu çirkin olayı yatıştırıp, kızı anasına teslim etmişler. Delikanlıyı ise hapishaneye atmışlar.
Kıymet'in bakireliğini bozdu iftirasıyla delikanlı ağır cezaya çarptırılmış. Bu olay karşısında Kıymet, artık ne sevdiği delikanlının yüzüne bakabilmiş, ne de orada yaşayabilmiş, terk etmiş ve kaçmış köyünden. Kıymet sonradan duyulmuş ki orta malı olmuş.
Kıymet'i çok seven anası bu olaylara çok üzülmüş ama artık çok geçmiş.
İşte bu türkü Kıymet'in anası tarafından yakılmıştır.