Dadaloğlu bir çeşme başında bir Kral Kızı'na rastlar. Söylence bu âşık olur ve hemen sazını düzenleyerek başlar Kral Kızı'na aşkını söylemeye:
Çeşme başı bekleyen kız,
Koyma beni yollarımdan.
Uzat bir suyun içeyim,
Kral kızı kurban gelin.
Kral Kızı bu samimi âşıkın kıtasını reddetmeyerek aynı vezinle cevap verir:
Yayla, yayla göçmedin mi,
Soğuk suyun içmedin mi?
Hiç de güzel seçmedin mi?
Oğlan oğlan, deli oğlan!
Dadaloğlu hiç fırsatı kaçırır mı? Tam sırası diyerek hemen manzaraya kuvvet verir ve kızı büyüleyebilmek için sazının tellerini kuvvetle titretir:
Yayla yayla göçtüm geldim,
Karlı suyun içim geldim,
Çok güzeller seçtim geldim,
Ey kral kızı, kurban gelin!
Kız şaire durumu anlatmakla birlikte onu başından savmaya karar verir ve korkutmak için şu şekilde söylenir:
Yolcu isen git yolunca,
Şal, kutnu perçem boyunca,
Beş kardaşım var doyunca,
Yok ederler seni oğlan.
Dadaloğlu hiç böyle tehditlerle kaçacak şair mi? O ne olaylar, ne çekişmeler, ne kanlı çarpışmalar görmüştür. Kızın sözüne önem vermeyerek soğukkanlılıkla isteğinde direnir:
Yolculukta olur işim,
Kız yoluna kurban başım.
İster olsun on kardaşın,
Komam seni kurban gelin!
Kız sonunu düşünerek fazlaca tehdit emeliyle babasının kahramanlığından söz açmayı uygun bulur:
Benim babam pek delidir,
Duran başa kan yürüdür,
Öldürür de hem sürüdür,
Yok ederler seni oğlan.
Dadaloğlu, kararlı bir nağme ile güzel sesini sazının titrek çınlayışlarıyla süsleyerek kızın aşkına karşılık vermesini sağlar:
Odanızın hasırıyım,
Karıncanın yesiriyim,
Babandan üstün çeriyim,
Gelin gelin sarıl gelin.
Kız, şairin boynuna sarılır ve teslim olur. Artık aralarında yapılan anlaşmanın ruh okşayan tesiriyle Dadaloğlu son parçasını okumaya başlar.
Dadaloğlu halin yaman,
Üçbeş adam bir de imam,
Nikâhımız kıysın bir can,
Düzgün yolun, yürü gelin.
Bunun üzerine Dadaloğlu kızı atının arkasına alarak memleketine döner.