Mehmet Efe, Poyraz Deresi'nde güzelliğiyle, kahramanlıklarıyla kendisini sevdirmiş, tanıtmış, ünlü bir efedir. Arkadaşı Zeynep Efe de Alaçamların gür ormanları içinde sevgisiyle, Yunanlılarla başbaşadır.
Bazen Yunan müfrezelerini beraber ürküten, beraber yok eden iki efe bir tepeye yaslanarak ulusal türküleriyle, oyunlarıyla oynarlar, eğlenirlerdi. Mehmet Efe'nin köyünde bıraktığı, çok sevdiği Ayşe'si, muhabbet arasında bir güzellik, sevgi mevzuu olduğu zaman, Zeynep Efe de günden güne kalbini yakan ateşin yanıklarıyla Ayşe masalını kısaca kestiriverirdi.
Mehmet Efe, Zeynep'i bir efe yoldaşı olduğu için seviyordu. Zeynep ise bu fırtınalar, boralar, baskınlardan daha heyecanlı bir aşkla, bir sevgiyle Mehmet'e tutulmuştu. Hareketleriyle, sözleriyle bunu hissettirmeye çalışırken gene ani bir baskının heyecanlariyle uğraşıyorlardı. Aynı şeyler epey zaman tekrar etti.
Artık Zeynep Efe her şeyi açıkladı. Mehmet'e, dünyada saadetin, her şeyin beraber yaşadıkları zaman olacağını, Ayşe'sinden kısa bir zamanda ayrılmasını söyledi.
Mehmet Efe,
- Ben Ayşe'mden ayrılmam; o benim ilk ve son aşkımdır.
dediği zaman yalnız bir "Yandım..." sesi yalçın kayalar arasında aksetti.
Zeynep'in aşkına kurban giden, Ayşe'sine bağlı Mehmet'in ölümü bütün kalpleri sızlattı, ona çok ağladılar. Onu, hiç unutmamak için bu türküyü yaktılar.