Osmanlının istikrarsız dönemlerinin birinde Kırşehir'e atanan bir bey, bölge halkından topladığı haksız vergileri develere yükleyip Kırşehir'e getiriyordu. Katardaki develerin boğazındaki çanlar dahi halktan haraç olarak alınmıştı. Edindiği servetin çokluğu karşısında keyfe gelen bey, yanındaki akıl hocasına, develerin boğazındaki çanların güzel nağmeler çıkarttığını söyledi. Beyin yaptığı zulümleri tasvip etmeyen akıl hocası, katardaki her devenin kendine has bir yürüyüş stili olduğunu, boğazlarındaki çanların da bu yürüyüş stiline göre öttüğünü anlattı.
Develerin çanlarının çıkarttığı seslerin ne mânâya geldiğini öğrenmek isteyen beye akıl hocası, önde giden devenin çanı:
"Benim ağam yiğittir, benim ağam yiğittir.
Neden? Neden?
Zordan zurdan! Zordan zurdan!
Ortadan giden devenin çanı:
Benim ağam zengindir, benim ağam zengindir.
Neden? Neden?
Ondan bundan! Yetim ile duldan!
Arkadan giden devenin çanı:
Emir aldım kulundan
Giderim ben yolumdan
Dünyada bir kul yoktur
Âbâd olmuş zulümdan."
Diye ötüyor dedi. Bir müddet sonra bu zalim bey, halka yaptığı zulümlerin karşılığını başıyla ödemiştir.
***
Pehlivanlı ve cerid beyleri başta, olmak üzere, diğer Türkmen beyleriyle dost olan ve onların konağında günlerce kalan ünlü müzisyen Ruhi Su (1912-1985) bunlardan derlediği yukarıdaki bazı mısraları kasete okumuştur.