Kırşehirli Ekiz Ağa, oğullarına görkemli bir düğün yapmaktaydı. Bu düğüne Keskinli Mestan Ağa da davet edilmiştir. Mestan Ağa, aşiret geleneklerine bağlı kültürlü birisidir. Bu nedenle düğünlerde oynanan oyunları, çekilen halayları, çığrılan türküleri ve fasılları beğenmez, yapılanların gerçeğe uymadığını söylerdi.
Mestan Ağa'yı memnun etmek ve ona ağalığını göstermek isteyen Ekiz Ağa, düğününde çalgı çalan baş usta Kara Hacı'yı odasına çağırmış, ertesi gün yapılacak, meydan fasılında Mestan Ağa'yı memnun edecek bir fasıl yapmayı başarırsa kendisine Kırşehir'de büyük bir tarla bağışlayacağını bildirmiştir. Kara Hacı, gece düşünmüş taşınmış, bir ağanın düğününde dedesinin yapmış olduğu fasılı hatırlamış, ertesi günkü fasılda köçek olan oğlunu meydanın ortasına oturtmuş, kendisi sazını kucağına alıp aşiretlerin göç, iskân ve kavga bozlaklarını okuduktan sonra meydanın ortasında oturan oğlunu oyuna kaldırmak için bu türküyü söylemiştir. Fasılı çok beğenen Mestan Ağa, Kara Hacı adlı ustayı Keskin'e götürmüş ve kendisine büyük bir tarla bağışlamıştır.