1800'lerin ilk çeyreğinde Mucur yakınlarındaki Köpekli dağının Şekirler belini kendisine yurt tutan eşkiyabaşı Kör Ali, başına topladığı bazı adamlarıyla köyleri basıyor, halkın malını zorla elinden alıyordu.
Bir gece Rışvan köyünü basan Kör Ali, köyün varlıklı ailelerinden birinin evini kuşatmış ve evde erkeklerin olmadığını anlayınca kadınların konuşmalarını dinlemeye başlamıştı. Hiçbir şeyden habersiz, halı ve kilim dokuyan evin gelini ve kızları, o sırada kendilerine yemek pişiren büyük anneleri Hüsne'den, kilimi ve halıyı bitirince mükafat olarak ne vereceğini sormuşlar, Hüsne kadın da birer sarı lira vereceğini söylemişti. Konuşulanları dinleyen Kör Ali kapıyı kırıp içeri girmiş Hüsne kadından biriktirdiği altınları istemiştir. Hüsne'nin getirdiği altınları az bulan Kör Ali, çoluk çocuğun feryat figanına aldırmadan hışımla Hüsne'nin üzerine yürümüş, elindeki yağ tavasını kaptığı gibi yaşlı kadının üzerine boşaltmış, kızgın yağ Hüsne'nin el, yüz ve vücudunda ağır tahribat yapmıştır.
Yaralarından kurtulamayıp bir müddet sonra ölen Hüsne'nin bu acıklı ölümüne Küçük Kavaklı köyünden Âşık Hüseyin bu türküyü söylemiştir.