93 harbi denilen 1877-78 Osmanlı Rus savaşı sonrası Sivas, Kayseri, Yozgat ve Kırşehir bölgesine Kafkasya'dan gelen göçmenlerin yerleştirilmesi yerli halkta huzursuzluk yaratmıştır. Orta Anadolu'ya Kafkaslardan getirilip yerleştirilen Çerkezlerle Toroslarda sürgün edilen Avşarlar bölgede egemenlik sağlamak maksadıyla eşkıyalığa başlamışlardır.
İngiltere'nin Konya Konsolosu Kaptan Steward, İngiliz Anadolu Genel Konsolosu Wilson'a 31 Temmuz 1879'da aşağıdaki şu telgrafı çekmiştir.
"Nevşehir, Ürgüp yöresinde yaşayan halkın o civardaki Çerkezlerin hırsızlık ve zulümlerine dayanamayıp eşkıyalarla çatıştıklarını, bazı kimselerin yaralandığını, zaten zor şartlarda hayatlarını devam ettiren yerli çiftçilerin bu zulümlere dayanacak daha fazla güçlerinin kalmadığını ve canlarını dişlerine takıp eşkiyaya karşı durduklarını bildirmiştir."
Steward devamla "Otorite boşluğundan yararlanan eşkiyalar her yerde yol kesiyor, yolcuları soyuyorlardı. Sava adlı bir Rum tüccar Ankara'dan Kırşehir'e para götürürken Kırşehir'e 40-50 km. uzaklıktaki Hamid köyünde soyulmuş, Ankara Yabanabad'a (Asi Yozgat) bağlı Kurt köyü civarında 4 atlı Çerkez'in saldırısına uğrayan yolcuların para, mal ve atları ellerinden zorla alınmıştır.
Yozgat Mutasarrıfı Salih Paşa'nın çok dirayetli olması ve Zaptiye Kumandanı binbaşı ile uyumlu çalışması, Yozgat Sancağında soygun ve hırsızlığın o günlerde düşük seviyede kalmasına yolaçtığını, Kırşehir'deki soygun ve hırsızlığın az olmasının sebebini ise Kırşehir Sancağı'nın hemen tamamının Müslüman Türk olmasından ileri gelmektedir.
Orta Anadolu ve özellikle Kayseri Sancağında soygunculuk yapanların en meşhuru Kurruh (Tek Taşak) Nuri namıyla anılan şahıstı. 10-15 atlısı olan Kurruh Nuri aslen Aziziyeli (Pınarbaşı) idi. Kırşehir, Yozgat, Nevşehir yöresinde eşkiyalık eden Kurruh Nuri 30 Ağustos 1879'da Kayseri Everek (Develi)'te geçen ipek yolunu keserek bir kervanı basmış ve 500 lira değerinde mal gasp etmiştir. Eskidenberi bu bölgede çok eşkiya barındığı için, yolcular buranın adını hızlı geçme manâsına "Everek" koymuşlardır. Aynı yılın Eylül ayı içinde bir grup Avşar Eşkiyası Erciyas Dağı'nın eteklerinde Kırşehir'e mal götüren bir kervanı soymuşlar. Bu durum yörede kaygıyı iyice artırmış idi. 29 Eylül 1879'da Ankara Valisi Hurşid Paşa, Kayseri Mutasarrıfı Hadi Bey'e eşkiya Kurruh (Tek Taşak) Nuri'nin ölü veya diri olarak yakalanması için emirler göndermiştir.
Aksaraylı Kunduz Kamil ve Güdüllü Kirpik Ali (Alo) ile birleşip Aziziye, Niğde, Kırşehir, Ankara ve Yozgat yöresinde soygun yapan Kurruh Nuri eşkiyası Ekim 1879 başında silahlı fakat fişeksiz üç zaptiyeyi İncesu civarında durdurmuş, ellerindeki Winchester tipi silâhları gasbettikten sonra, hükümetten korktukları için, silâhları iade etmişlerdir. Madenleri, hanları basıp soyan bu eşkiyalar, Aralık 1879 sonuna kadar yakalanamamıştır.
Sivas Valisi Abidin Paşa, Ankara Valisi Hurşid Paşa ile yaptığı müzakereler sonunda, Aziziye kaymakamı Mehmet Emin Bey'i görevlendirmiş ve eşkiyanın mutlaka yakalanması için emir vermişti. Mehmet Emin Bey 15 günlük kovalamaca sonucu 30 Aralık 1879'da Kurruh (Tek Taşak) Nuri, Kunduz Kamil ve Kirpik Ali eşkiyasını Adana vilayeti sınırları içinde yakalamıştır. Aşağıdaki şiirde yakalama sırasında eşkiyadan bazı kişilerin öldüğü anlaşılmaktadır.
Çuha işlik büküm büküm
Yekin kara mayam yekin
Yaraların azgın ise
İstanbul'dan gelsin hekim
Eldeşlerin ağlaşıyor
Düşmanların gülüşüyor
Kötü kötü zaptiyeler
Fişşeğini bölüşüyor
Çıkam diyor dağ başına
Kurşun atardım beşine
Başı gelmiş gövde hani
Kuzgun döner üleşine
Tutulduğu yerler bayır
Ciğer yandı cayır cayır
Kadan alam kardaş Ali'm
Kimseden yoğ imiş hayır
Kamasının ağzın açmış
Ağ göğdede kanlar saçmış
Kurban olanı Ali'm sana
Kellen İstanbul'a geçmiş
Dağ başları koyah koyah
Saklanmışlar tuzah tuzah
Müfrezeler demişler ki
Şu yiğide nasıl kıyah
Aziziye varmayınan
Adana'ya yol geçermiş
Üç sekili doru atım
Ağ pınardan su içermiş
Adana'ya gideceğim
Karataş'ta geçeceğim
Doru'nun gemini vurun
Ben bir döğüş edeceğim
Ağlaşıyor ana bacı
Doru kişner acı acı
Öldüğümü aramıyom
Hayfım alsın Çerkez Hacı
Gezdiğin dağları gördüm
Ağlayı ağlayı öldüm
Boyuna sarılam derken
Kanlı çorabını buldum
Şu kaması şu kılıcı
Ciğerime battı ucu
Kamil vurulmuş yatıyor
Kızıl kan içinde saçı