Hamitli Rıza Bey'in oğlu Yusuf Bey, Fransa'da eğitim gördükten sonra İstanbul'a gelir. Nazım Hikmet, Şevket Süreyya Aydemir ile arkadaşlık eder. Siyasi çalışmalarından dolayı bir müddet takipten sonra güvenlikten sorumlu kişiler tarafından komünizm suçlaması ile göz altına alınır. Gözaltındaki sorgulama sonrasında hastalanır. Serbest bırakılınca Keskin'e, ailesinin yanına gelir. Kısa bir süre hasta yattıktan sonra 22 Mayıs 1945 yılında ölür.
Oğlu Rıza Bey'in idamı, torunu Yusuf Bey'in ani ölümü, Silsüpüroğlu Halil Bey'i derinden sarsmıştır. Halil Bey, torunu Yusuf Bey için şöyle ağlamıştır:
Derunumda alev ateş yanıyor
Yangıyı yangıya kattı da gitti
Göz bebeğim bir ocaktı sönüyor
Aklımı başımdan aldı da gitti
Böyle imiş mukadderin yazısı
Hiç çıkar mı yüreklerden sızısı
Rıza'dır babası Yusuf kuzusu
Derdime dertleri kattı da gitti
Viran bağlarda bülbüller ötmez
Hayali asla karşımdan gitmez
Yusuf her ülkede türeyip yetmez
Silsüpür şerefini aldı da gitti
Halil doksan sene hayatta durdum
Nice türlü türlü felaket gördüm
Samur kürklü kom bıyıklı yiğitler verdim
Yusuf hepisine baş oldu gitti