Pehlivanlı aşiretinin oturduğu köyler cumhuriyetten önce Kırşehir ili Keskin ilçesine bağlı idi. Şimdiki Kırıkkale iline bağlı Beyobası beyi Rıza Bey'in oğlu Arslan Pehlivanlı (1878-1948), bu aşiretin son beyidir. Arslan Pehlivanlı "Cumhuriyetten sonra beylik benimle son buldu, Bedirhan'da kokusu kaldı" demiştir.
Babası Rıza Bey ile birlikte aşiret işlerini yürüten, Osmanlı'nın vergilerini toplayan Arslan Bey, otoriter bir kişiliğe sahiptir. Yörede günümüzde dahi adı korkuyla birlikte saygıyla anılır.
Birkaç kez evlenen ve bu hanımlarından birçok çocukları olan Arslan Bey, oldukça varlıklı büyük arazilere sahipti. 6-7 su değirmeni çalıştırır, Doğu illerinden büyük baş hayvan (celep) getirir halka satardı. Ankara Ticaret ve Sanayi Odası Keskin Mümessilliği kayıt ve tescilli hüviyet varakası, 26.04.1943 tarihlidir. Elimizdeki bu vesikada Arslan Bey'in her nevi taahhüt işleri yapan ünlü bir tüccar olduğu yazılıdır.
Tarihte olduğu gibi aşiret ve sülaleler arası çekişmeler, Türklerde ve özellikle de göçer Türkmenlerde psikolojik ve ekonomik ağır tahribat yapmış, hiç yüzünden çıkan kan davaları nice yavruların yetim, taze gelinlerin dul kalmasına neden olmuş, köyler boşalmış, hatta bu nedenle bir devletin yıkıldığı dahi görülmüştür. Pehlivanlı Arslan Bey de bu câhilce kör döğüşün kurbanlarmdandır.
Arslan Bey, Beyobası'ndaki konağının bahçesinde havuzun başında otururken, Ağustos 1948 yılında oğlu Memduh ile birlikte hasımları tarafından vurularak öldürülmüştür.
1924'ten başlayarak Anadolu'yu köy, köy gezen, Ceritler ve Pehlivanlılar başta olmak üzere, yöredeki aşiret beyleriyle ahbap olan Sivaslı Aşık Ali İzzet Özkan, Arslan Bey'in ölümüne çok üzülmüştür. Köy enstitülerinde Âşık Veysel'le beraber, gezici saz öğretmenliği yapan Ali İzzet Özkan, Veysel ve kendisine defalarca maddî-manevî yardımlarda bulunan dostu Arslan Bey için şu ağıdı yakmıştır. Bu ağıt, Pehlivanlılar'a ait arşivimizden alınmıştır.