Kırşehir'in merkez ilçesine bağlı Dulkadirli Kartalkaya köyünde Hacı Ahmet Kahraman'ın, beş kızından sonra bir oğlu dünyaya gelmiş idi. Adı Sıddık olan çocuk büyümüş 1954 yılında Elazığ-Hozat'a askere gitmişti. Dağıtım iznine gelmeyince oğlunu görmeye giden baba, alaya varınca oğlunun hastanede yattığını öğrenir. Hastaneye varan baba, oğlu Sıddık'ı ağır hasta bulur ve bir müddet sonra Sıddık babasının kucağında son nefesini verir.
Baba Hacı Ahmet Kahraman, gözyaşları içinde biricik oğlunu kendi elleriyle yıkar, defneder. Hanımı Emine ile kundakta bir çocuğu kalan Sıddık'ın ölüm haberi köye ulaşır. Annesi, kızkardeşleri ve akrabaları, evin tek oğlu Sıddık için günlerce ağıtlar yakar.
Akraba kadınların yaktığı ağıt
Felek bana bir ok vurdu derince
Bulanıyom akranların görünce
Yedi kurban kesem Sıddık gardaşım
Sağ olup da sılasına gelince
Haraba da bizim hallar haraba
Kader yolumuzu vurdu yörebe
Sıddık oğlan gelmiyormuş Emine
Güve düşer şu ördüğün çoraba
Akrabalar ağıdını bellesin
Destanların türkü olsun söylensin
Akranların tezkere alıp gelirken
Senin mezarıyın üstü çimlensin
Sıddık gardaş bizi ciğerden yaktı
Bir güllü fotoğraf kaldı da saklı
Bacın kurban olsun babamınoğlu
On göz dam içinde bir oğlan yok mu
***
Babasının yaktığı ağıt
Bir yiğit yitirdim kurşun bilekli
Bir oğul yitirdim eli tüfekli
Elim ile yudum geldim oğlumu
Bu nasıl babaymış demir yürekli
Ben oğlumu unutmadım
İki gözü alayıdı
Öldüğünü aramazdım
Bir tek oğlu kalayıdı
Açılmamış parkasının iliği
Elazığ'da alamadım soluğu
Emine başına kara bağlasın
Bacım kızı ördürmesin beliği
Ne kaynı var ne kardaşı
Anınca ağrıyo başı
Hozat'ın dağında kaldı
Fadime'nin yiğit eşi
Oğlumu görünce elim büzüldü
İçerime kötü fikir düzüldü
Sıddık'ımı verdim kara toprağa
Bir dereye kabirciği kazıldı
Bu nasıl hal nasıl dirlik
Bana oldu seferberlik
Bacısına beşibirlik
Saldı da kendi gelmedi
Elazığ da Kırşehir'e aralı
Sıddık'ı yitirdim yürek yaralı
Kör olası şu Hozat'ın dağları
Kardan merdivanlı yüksek havalı