Kırkpınarlı asker Ramazan, Hasanpaşalı iki arkadaşıyla izine gelirler. Hasanpaşalı arkadaşının birisinin düğünü vardır. İzine gelirler ve doğrudan Hasanpaşa'ya giderler. Orada arkadaşının düğününü yaparlar ve eğlenirler. Ramazan köyüne gitmek için izin ister, fakat arkadaşları izin vermez, çünkü hava çok bozuktur.
"Bir hafta kadar bizim köyde kalalım. Hem de bu hava da biraz sakinleşir ve hep birlikte gideriz, biz seni bekleriz" derler.
Aradan bir hafta geçer ve hava da biraz sakinleşir. Ramazan'ın izine geldiğinden ailesinin haberi yoktur. Çünkü o zamanlarda ulaşım ve haberleşme çok zordur. Kırkpınar bir yayla köyü olduğu için bütün imkanlar kısıtlıdır. Neticede bir hafta sonra Ramazan ve iki arkadaşı yola koyulurlar. Yolculuk at üzerinde yapılır. Tam yolculuk esnasında ani bir tipi bastırır. Hasanpaşalı askerler "geri dönelim" der, fakat Ramazan dönmek istemez ve yola devam ederler. Ay Deresi yakınlarına kadar gelirler.
Orada Hasanpaşalı iki asker donarak atlarından düşerler, az ileride de Ramazan atından düşer ve donarak ölür. Orada bir hafta kalırlar. Atlar da başlarından hiç ayrılmaz, karları deşeliyerek buldukları otları yerler ve böylece atlar hayatta kalır.
Aradan bir hafta geçmesine rağmen Hasanpaşalı askerler dönmeyince aileleri meraklanır ve aramaya koyulurlar. Yolda ilerlerken önce iki askerin, ardından da az ileride Ramazan'ın ölüsünü bulurlar. Kırkpınar'a haber salarlar, onun da ailesi gelir. Ağıtlar yakılmaya başlanır. Ramazan'ın annesi de gelir.
Ramazan'ın ölümü üzerine ilerleyen zamanlarda ailesi evlat acısını bir nebze de olsa dindirir diyerek bir evlatlık çocuk alırlar. Fakat baba evlat acısına dayanamaz ve kısa zaman sonra ölür. Bir habere göre anne de fazla yaşamamıştır.
Ve köyde onların hayalleri ve anıları nesilden nesile aktarılır.