Osmaniye düğünlerinde eskiden gelin at ile götürüldü. At ile giden gelinin yanında seymen alayı giderken aşağıdaki türküyü söylerlerdi. Bazen de düğünde halay çekilirken oyuncular durur, içlerinden biri bu türküyü söylerdi. Ezgisi varıdr.
Kale kaleye karşı heyl-Araboğlu
Kalenin içi çarşı sar gelin beni
Bir domurcuk gül olsam heyl-Araboğlu
Açılsam yere karşı sar gelin beni
Bir tomurcuk gül ölsam heyl-Araboğlu
Çaydanlıkta su dolu sar gelin beni
Kale bir beden olsa heyl-Araboğlu
Yare bir geden olsa sar gelin beni
Ataşına yandığım heyl-Araboğlu
N'ola bir adam olsa sar gelin beni
Ataşına yandığım heyl-Araboğlu
Çaydanlıkta su dolu sar gelin beni
Kalenin altı lekler heyl-Araboğlu
Açılsın ağ bilekler sar gelin beni
Kah yürür kah imekler sar gelin beni
Oğlan kızı görünce heyl-Araboğlu
Çaydanlıkta su dolu sar gelin beni
Kaleden inen ahrap heyl-Araboğlu
Ağzında yeşil yaprak sar gelin beni
Gel sarılıp yatalım heyl-Araboğlu
Sonumuz gara toprak sar gelin beni
Gel sarılıp yatalım heyl-Araboğlu
Çaydanlıkta su dolu sar gelin beni
Kalenin altı bostan heyl-Araboğlu
Yıkılsın Arabustan sar gelin beni
Arabustan gızları heyl-Araboğlu
Ne güzel geyer fistan sar gelin beni
Arabustan gızları heyl-Araboğlu
Çaydanlıkta su dolu sar gelin beni