Emrah sevgilisini Şah'ın elinden almaya gittiğinde Selvi'ye kimin olmak istediğini sorarlar. Kime varmak istiyorsa gidip onun yanına oturacaktır. Selvi Han, Şah'ın gazabından korkarak ve onun merhametine sığınmak ister gibi, Şah'ın yanına gider. Emrah Selvi Han'a bu türkü ile sitem eder:
Irak yerde yad ülkede sevdiğim
Gözlerim kan ağlar dilim dad eyler
Arz'edüben seni diye gelmişem
Bana senden gayri kim imdad eyler
Ben görmedim bu dünyada hoş günü
Felek minnet etmem sana beş günü
Selvi ne beklersin ilin köşkünü
Felek bir gün yıkar ya berbad eyler
Baş koymadım nazlı yarin dizine
Hasret melil seyretmedim yüzüne
Gel uyma Selvi can düşman sözüne
Seni benden beni senden yad eyler
Gine yeşillendi dağlar lalesi
Ben Emrah'ım arttı başım belası
Senin için yıktım gönül kalesi
Beni melil koymuş Şah'ı şad eyler
Emrah, ikinci defa yedi yıllık ayrılık günlerinden birinde, yollarda yürüyüp giderken bir katar turnaya rastlar. Onlarla konuşur. (Ona kılavuz, bu turnalardan ayrılacaktır.)
Kalktı göç eyledi Bağdat kervanı
Göçüz bölük bölük bölündü turnam
Sizi beni ol Mevlayı seversez
Eğlen kara bağrım delindi turnam
Aras akar Han Ağrı'nın döşünden
Kalem oynar Han Selvi'nin kaşında
Seher seher Göğenli Göl başında
Yare arzuhalim veresiz turnam
Her nere gidersen çağır Allah'ı
Hiç darda kalmazsın vallah billahi
Han Selvi'ye müjde verin Emrah'ı
Bir yitkin kul idi bulundu turnam