Aşık Hasan, Eylül 1947'de bir grup Kırşehirli ile birlikte Mucurlu Kunduracı Kemal Efendi'nin gazlı Austin marka arabasıyla Hacc'a giderler. 1948'in birinci ayında da Hac'dan dönerler. Aradan yıllar geçer, kaynak şahıslarımızdan İbrahim Özdemir 1967-70 yılları arasında Malya Devlet Üretme Çiftliği'nde ambar memuru olarak çalışırken bir hafta sonu köyü Dalakçı'ya gitmektedir. Yolda Aşık Hasan'a rastlar. Aşık Hasan, İbrahim Özdemir'in hac arkadaşının oğlu olduğunu öğrenince şu şiiri söyler:
Hac yolunda Mecnun gibi gezmeye
Zemzeminden doya doya içmeye
Hikmetinle şu alemden geçmeye
Niyetlendim kırk yedide gitmeye
Semayı arzı sensin yaratan
Her türlü rızk ile dolduran
Kabe yollarına bizi saldıran
Her nasibi bize veren Allah'ım
Bilmediğim yerleri gezdim dolaştım
Sundular zemzemi doldurup içtim
Evliyalar pirini orada seçtim
İsteyene istediğini veren Allah'ım
Dalakçı da Hacı Mustafa iyi yoldaşım
Hem ayım oldu hemi güneşim
Halkıma Hakk'ıma iyiye aşığım
Evliyalar pirini gösteren Allah'ım
Sizler affedin varısa noksan
Emek olmayınca biter mi bostan
Durmayıp gezen bu Aşık Hasan
Tozlu yollarında yürüden Allah'ım