1900'lü yılların başında Kemer'de doğan Sırrı Efe marangozlukla
uğraşmaktadır.
Bir gün Sırrı Efe bahçesini sularken onlara yakın oturan ağanın
karısı suyun yolunu keserek, kendi bahçesine çevirir. Bu duruma canı sıkılan Sırrı, kadını uyarır ancak kadın umursamaz. Sırrı Efe ile kadın arasında tartışma yaşanır, Sırrı Efe kadını döver. Kadın olayı büyütür. Sırrı Efe yaptıklarına pişman olur ve bu durumu gurur meselesi yaparak dağa çıkar. Dağa çıkmasında Kemer Nahiye Müdürü ile arasının açık olması da etken olur. Dağda bulunduğu sürece haksızlık yapanları öldürür. Bu arada asker kaçağı olarak da aranmaktadır.
Yine bir gün Sırrı Efe, Dont köyünde kahvede otururken içeriye tesadüfen iki jandarma girer. Kendisini yakalamaya geldiklerini sanan Sırrı Efe paniğe kapılır ve birini vurarak öldürür. Oradan kaçar ve Molla Hüseyin'in evine sığınır.
Jandarmayı öldürdüğü için bu Molla Hüseyin tedirgin olur ve Sırrı Efe'yi ihbar ederek yakalanmasını sağlar. Sırrı Efe yakalanır ve tartaklanır. Mahkemeye çıkarılmak için götürülürken yolda iç kanamadan ölür. Daha sonra da kafası kesilerek Fethiye sokaklarında teşhir edilir.
Yaşanan bu olay üzerine iki türkü yazılır. Biri "Elmalı'nın sıra sıra söğüdü, söğüdü oy" diye başlar, bir diğeri ise "Şu Çavdar'ın hanları" mısraı ile başlayan türküdür.