Eskiden Fethiye dolaylarında tek varlığı sırtında taşıdığı kopuz olan ve Sarı Mehmet adıyla bilinen bir genç yaşamaktaymış.
Sarı Mehmet bir gün gezerken Yörük beyinin güzel kızı Gülsün'e rastlamış. Mehmet Gülsün'e, Gülsün'de Mehmet'in kopuzuna aşık olmuş. Gel zaman git zaman göç vakti gelip çatmış. Sarı Mehmet bir sabah bir bakmış ki Gülsün'ü gördüğü yerdeki çadırlardan iz yok. Almış kopuzunu eline ayrılığının burukluğuyla duygularını dillendirmiş dağa taşa.
Mevsim dönmüş yaz gelmiş. Mehmet'in elinden kopuz düşmemiş. Sarı Mehmet kopuz çalmaya başladı mı kuşlar bile gelir kopuzuna konarmış. Bir gün bunu gören Baltacı Derebeyi'nin adamları durumu beylerine bildirmişler. Derebeyi Mehmet'i çağırmış ve kuşları nasıl kondurduğunu sormuş ve bu kadar güzel çalıyorsan bir çal da dinleyelim demiş. Sarı Mehmet vurmuş kopuzunun tellerine "meşesi yayla meşesi / nere gitti acep benim ciğerimin köşesi" diyerek. Baltacı, Sarı Mehmet'in hikayesini merak etmiş, Mehmet saklamadan gizlemeden anlatmış Yörük kızına olan aşkını ve yoksulluğundan dem vurmuş. Mehmet'in açık sözlülüğü Baltacı'nın hoşuna gitmiş, gel seninle avlanalım deyip Mehmet'i almış yanına, çıkmışlar dağa bayıra. Yolları bir köye düşmüş, bir genç kızın inek sağdığını görmüşler. Baltacı'nın aklına bir fikir gelmiş ve Mehmet'e "kuşu kondurduğun gibi bu kızı beri baktırabilirsen sana 30 dönüm tarla vereceğim" demiş.
Mehmet, almış kopuzu eline çömlek kırdıran havasını çalmaya başlamış, bu güzel ezgileri duyan kız dönüp bakmış. Mehmet, Baltacı'ya dönüp "istersem kızı yanıma da getiririm" demiş. Baltacı dediğini yapabilirse ona 60 dönüm tarla ve bir ev vereceğini söyler. Mehmet, alır kopuzu eline çalmaya devam eder. Bu sırada kopuzdan çıkan seslerden etkilenen kız elindeki çömleği doğru dürüst tutamaz, çömlek kayar, süt dökülür. Kız bunun üzerine gelir Mehmet'in kopuzunu tutar. Sarı Mehmet iddiayı kazanır ve Baltacı ona hak ettiklerini verir. Uzun hava formunda olan Çömlek Kırdıran Havası'nın böyle çıktığı anlatılır dilden dile.