Seferberlik ilan edilmiş, ülkedeki tüm gençler okuyan okumayan tümü askere çağrılmıştır. Erzurum'un Ilıca nahiyesine bağlı Tikkir (Çiğdemli) köyünde Mustafa ve Gülbahar'ın dillere destan aşklarını bilmeyen yoktur. Evlenmelerine izin verilir ve evlenirler. Mustafa askere alınır. Gülbahar'ın iki gözü iki çeşmedir ama yapacak bir şey yoktur. Vatan savunmasıdır.
Mustafa gitmiştir ve Gülbahar her sabah kalktığında bahçeye çıkar yavuklusunun yoluna uzun uzun bakarak geleceği günü bekler. Bekler ama ne gelen var ne de haber. Gülbahar'ın bu durumu kaynanasını ve kayınbabasını çok üzmektedir. Gelin her geçen gün eriyip gitmektedir.
Mustafa'dan yıllarca haber gelmez. Ev halkı artık umutlarını kesmek üzeredir. Kayınbabası gelinin her sabah yavuklusunun yolunu gözlemesini uçan kuşlardan haber istemesine o kadar üzülür ki bu ağıtı yakar.
Huma kuşuna bir cennet kuşu da denir. Çok yükseklerde uçar ve bu uçuşu günlerce sürer, adeta bir haberci kuşu gibidir. Mustafa'yı da huma kuşuna benzeterek ve yine huma kuşunun çok yüksekte uçması haberci bir kuş olmasına atıf ederek başlar söylemeye.
Gülbahar'ın ağlaya ağlaya göz pınarları kurumuştur.