Türkülerimizin ve ağıtlarımızın içinde Anadolu insanını en çok hırpalayan-ağlatan hava hangisi denirse bunun cevabı hiç şüphesiz Yemen Türküsü olacaktır.
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölü yok bu ne şivandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
diye başlayan türkü adeta Yemen'le özdeşleşmiştir.
Yemen, 11. yüzyılda Selçuklu Sultanı Melik Şah döneminden itibaren burası Türk kolonisi olmuştur. 1517 de Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selim'e Yemen emirleri bağlılıklarını arz ederek, Osmanlı yönetimini kendi arzularıyla tasvip etmişlerdir. Gel gör ki, o günden itibaren iç ayaklanmalar hiç dur-durak bilmemiş, çıkan isyanları bastırmak üzere Osmanlı yönetimi 1571 yılında Kızıldeniz üzerinden Hadım Süleyman Paşa'yı yollamıştır. 1870 yılına kadar durum idare edilirken İngilizlerin de teşviki ile isyan yeniden başlayınca İstanbul hükümeti Redif Paşa komutasında asker yolladı. Sonra kumandayı Gazi Muhtar Paşa aldı. Yemen'de ayaklanmalar bastırılarak 7. Ordu kuruldu. 1905 yılında yerliler 7. Ordu'yu yenerek esir ettiler. Bunun üzerine Ali Rıza Paşa, sonra da Fevzi Çakmak Yemen'e yollandı. 1905'de başlayan isyan 1914'e kadar devam etti.
1905'de başlayan isyanla birlikte Anadolu'dan toplanan askerler günlerce aç susuz, uykusuz bir halde İskenderun'dan gemiyle Yemen'e yollandılar. Arazinin çöl ve dağlık oluşu, açlık, susuzluk ayakkabıların topukları vurmuş, tifüs ve kolera gibi salgın hastalıklar yüzünden daha yolda iken askerin büyük bir kısmı telef olmuştur. Cepheye gidenler de harblerde şehit düşmüşlerdir. Verilen rakamlara göre Yemen'de ölen asker sayısı 125 bin dolayındadır.
Yemen harblerinde askerlerimiz en çok "Muştur" dağlık bölgesinde şehit olmuşlardır.
Yemen Türküsü'nde geçen "Muştur" bölgesi bizdeki Muş ili değil, Yemen'deki dağlık bir bölgenin adıdır.