Ortaokul ikinci sınıftaydım. Okullar yeni açılmıştı. Köyde düğünlerin tam zamanıydı. Köylümüz Dirgen Ali, oğlu Mustafa'yı evlendiriyordu. Mustafa tek oğlandı. Biraz zayıf, biraz geveze, biraz çıtkırıldım. Köyün güzel kızlarından Gümüş'le evleniyordu. Bir haftalık bir düğün kurulmuştu. Dirgen Ali, Kılıç Hasan'ın dayısıydı. Hasan geceleri dışarı çıkmazdı. Ama bu sefer zorunluydu. Dayısının oğlunun düğününde gece sinsin oynamaya gitti. Sinsin oynadı, terledi, oturdu. Boynunun arkasından vuruldu. Yusuf görevini yerine getirmişti. Gülistan haberi duydu. Gurbete gelin gelen Gülistan kocası için ağıt yaktı.
Ek: "Bu karalı düğünde evlenen çiftlerin bir oğulları oldu. Adını Hasan koydular. Hasan profesör oldu. Ama bir kuşak da yitti gitti."