Sazını bıraktıktan sonra, ozan şöyle yorum getiriyordu:
Ben Yaradan'ıma inanıyor ve seviyorum; ama zahitlerin yorumladıkları, tanımladıkları gibi değil.
Şeriatı sevdim, toplumsal, insancıl yasalara uydum, ancak Allah'ın Adem'e secde emrini unutup, vechi Hakk'a sırtımı dönüp yere yatmadım. Evrende var olanların dili Allah'ın dilidir, tek Arapça dili Allah'ın dili olsun, olur mu öyle şey?
Allah'ın evi, evrenin bütünüdür. O, yalnız O'nu anlayan, düşünen, seven insan yüreğine sığar.
Softa yarınki cenneti düşlüyor ama içinde yaşadığı cenneti de cehenneme çeviriyor; ben böylelerine çattım.
İnsan özüyle, işlediği ile Hakk'a yeter, duayla, telkinle ne çocuk olur, ne de can biter. Hakk'ı seven yalanla, muskayla halkı aldatamaz.