Birçok kültürde, kırk sayısına mistik anlamlar yüklenmiştir. Gerek Kitab-ı Mukaddes'te, gerekse sözlü kültürlerde kırk sayısına yüklenen anlamların Anadolu'da da çok yaygın olmasında, kolektif belleğinde Kırklar Söylencesi'ni yaşatan Alevi toplulukların önemli bir rolü vardır. Kırklara karışmak, kırklanmak, kırkı çıkmak, kırk dereden kırk su getirmek, kılı kırk yarmak, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var, kırkından sonra azmak, kırk yılın başı, kırk yılda bir, kırk yıllık, kırk bir kere maşallah gibi, Türkçede içinde kırk sözcüğünü barındıran birçok deyim ve atasözü bulunmaktadır. Kırk sayısı, Alevilik-Bektaşilik inancında kırk makamı simgeleyen bir sayıdır ve "Kırk Makam Dört Kapı" öğretisine göre "kamil insan" olmanın manevi derecelerini gösterir. Hacı Bektaş-ı Veli'nin el verip yurdun çeşitli bölgelerine gönderdiği Dedeler, kırk ocak oluşturmuşlardır. Horasan'dan geldiğine inanılan ve dergahlarda kırk kollu ahşap çerağın adı "kırkbudak"tır. Ayrıca sayılarının kırk olduğuna inanılan evliya ve ermişler topluluğuna "Kırklar" adı verilmektedir. Kırklar, Hz. Muhammed'in miraçtan dönerken karşılaştığı topluluktur. İslam Tasavvufunun ve tarikat soy çizgisinin başlangıcı olarak kabul edilen Kırklar, Aleviler ve Bektaşiler tarafından kutsal kabul edilir ancak bu "Kırklar Meclisi"nin kimlerden oluştuğu konusunda yeterince bilgi yoktur. Altay Türklerinde kırklar, ölümsüz ve tanrıya çok yakın olduklarına inanılan varlıkların adıdır. Yine Anadolu'da düğünlerin kırk gün kırk gece sürmesi, bebeklerin kırk günlük olunca kırklanması, kırk sayısı motifinin önemini gösterir. İslamiyet öncesi Türk geleneğinde de önemli bir yer tutan kırk sayısı, İslamiyet'te Hz. Muhammed'in kırk yaşından peygamber olması, Allah'ın Hz. Adem'in çamurunu kırk günde yoğurduğuna inanılması, Mehdi'nin dünyaya tekrar geldiğinde kırk yıl kalacak olması, kıyamet gününde diriliş esnasında göklerin kırk gün boyunca dumanla kaplanacağı gibi inançlar, kırk sayısının kutsal kabul edildiğini ortaya koyar.