Aşık Mahzuni 1960'lı yıllardan 1980'li yıllara kadar Türkiye'nin geçirmiş olduğu süreçte, demokrasinin askıya alındığı, resmi ideoloji tarafından insanlara baskı ve zulüm uygulandığı bir dönemde toplumun sorunlarını haykırmaktan geri durmaz. Şiirlerinde fakirliği, ekonomik adaletsizliği, soygunculuğu, ağaları, beyleri, hak ve adalet gibi sosyal konuları dile getirerek dönemin iktidarını eleştirir. Bu çalkantılı yıllarda ozanın üzerinde durduğu konulardan birisi de; işçilerin sorunlarıdır. Bir sosyal sınıf olarak işçi sınıfının haklarını savunmak için şiirini bir araç olarak kullanan ozan, bu noktada işverenler tarafından sömürülen işçilerin sevgisini ve sempatisini kazanır.
Ozan "Vurulmuş Gelir" adlı şiirinde tamir işçisinin, kömür işçisinin ve demir işçisinin içinde bulunduğu zor şartları ortaya koyar ve ezilen işçilerin hakkını savunarak onlar için "kemik kemir işçisi" ve "ömür işçisi" imgelerini kullanır. Bu iki imge; işçilerin ezilmişliğini, çaresizliğini göstermek bakımından önemlidir. Bir yanda hakları gasp edilen ve kemik kemirmeye ve ömür boyu çalışmaya mahkum edilen işçi sınıfı, diğer yanda ise; bu işçilerin sırtından köşeyi dönen patronlar vardır. Ancak tüm zenginliğe rağmen devletten vergi kaçıranlar da onlardır. "Mahzuni doğranır doğruyu dese / Kim kulak verir ki böyle bir sese" diye ümitsiz bir psikoloji içerisinde olsa da yine de işçilerin bu durumu karşısında eleştirisini ve tepkisini ortaya koymaktan kendini alamaz.