Bu türkünün doğuşunda, farklı rivayetler söz konusudur. Kimilerine göre; içki meclisindeki bir sohbet sırasında Musa Bey, ölümüne sebep olacak ağır laflar etmiştir; kimilerine göre yakışıklılığının, kadınlar üzerinde tesirini çekemeyenler öldürmüştür; kimilerine göre ise ölümüne namus davası sebep olmuştur.
Ağalığın, beyliğin, dürüstlük, efendilik, koruyuculuk, yardımseverlik gibi sıfatlarla bezendiği bir dönemde, bu rivayetlerin doğruluğunu okuyucumuzun idrakine bırakıyoruz.
Musa Bey, Çapanoğlu beylerinden birinin oğludur. Babasının miralay olduğu rivayeti vardır. Musa Bey ve ailesi, önceleri bir müddet Sakarya İlkokulu adıyla eğitimde kullanılan, bugün ise Atatürk Müzesi olarak varlığını devam ettiren konakta yaşamışlardır. Musa Bey Konağı, Yozgatlılarca "Miralayın Konağı" olarak da bilinmektedir.
"Miralay Konağı" her gün gelenin gidenin, misafirin hiç eksik olmadığı, fakirin duyurulduğu, eksiklerinin giderildiği bir tekke gibidir sanki, çevrede sözü sohbeti dinlenir, dürüst, ahlaklı, varlıklı birisi olarak ün salmıştır. Musa Bey, böyle bir konakta ve böyle bir sosyal çevrede yetişmiştir. Ama kendini bir türlü, içki alemlerinden uzak tutamaz. Bu eksik yönü, baba hatırına çevrece hoş görülü, arkadaşlarıyla eğlendiği bir içki alemi sonunda, farklı yerde aynı içki alemini yaşayan bir diğer grupla kadın ve kabadayılık adına yapılan kavga sonunda Musa Bey kamayla öldürülür.
Musa Bey'i öldüren esas katil, Semercilerin Kadir'dir. İstanbul'da da imamlık yapar. Gerçek katil bulunamaz. Olaydan bir müddet sonra Gürcülerin Fayık (Faik) şöhret olmak için ortaya çıkar. Musa Bey'i kendinin öldürdüğünü söyler ve bu yüzden hapsedilir. Bu sebeple Gürcülerin Fayık da Yozgatlının intizarından (beddualarından) nasibini alır.
Diğer türkü geleneğimizde olduğu gibi, bu olay da Yozgat halkını çok etkilemiş olmalı ki, olayın dilden dile anlatılışı zamanla mısralaşmış, türkü halini almıştır.