Derler ki, daha 1900'lü yıllara girerken Adana'da, eski adıyla bir Gedikli (Astsubay) okulu vardı. O sıralarda Yumurtalık ilçesinin Zeytinbeli kasabasında sekizi kız, biri erkek dokuz çocuklu bir Avşar kadının biricik oğlu da bu okulda okumaktadır.
Yine o yıllar Çukurova'da da sıtma hastalığı oldukça yaygındır. Avşar kadının oğlu okulda bu hastalığa yakalanır. Şimdiki gibi kinin, ilaç, doktor olmadığından halktan da çok sayıda insan bu hastalık yüzünden ölür.
Çocuğunun sıtma hastalığına yakalandığını öğrenen ana hemen hazırlanır, o sıralar Adana'ya at arabasıyla yolcu getirip götüren köylüsüne ricada bulunur:
"Kurbanın olam beni çocuğuma yetiştir" diye yalvarırsa da arabacı: "Benim işlerim var, pamuğum var" diye gitmek istemez.
Kadın çaresiz pabuçlarını eline alarak yola düşer. Adana'ya oğlunun okuluna varınca, daha kapıdan girer girmez, "siz sağ olun, oğlun öldü" derler. Ve Avşar kadını oğluna böyle ağlar.