Güney Türkmenler'i daha yerleşik düzene geçmeden önce, göçebe Türkmenlerin içinde çok zengin bir "av dulu" vardı. Bu dul kadının, deve çuvallarıyla altını, sürü sürü koyunları herkesin dilinden düşmezdi. Yüz, yüz elli sığırla yaylalara konar göçerdi, tek oğlu Mehmet en iyi atlara binerdi.
Ala karlı, mor sümbüllü yaylalar, kışınsa Çukurova... Bunlar, Osmaniye bölgesinde, Tecirli Türkmenlerinin içinde kışlarlardı. Günler böylece gelip geçerken, Mehmet oranın ileri gelenlerinden birinin kızı ile arayı tutturur. Mehmet kızı babasından istiyorsa da alamıyor. Bu arada kız da kendisini çok sevmekte ve "Beni kaçır" diye ısrar etmektedir. Mehmet de:
- "Benim anam çok zengin, deve çuvallarıyla altınımız var, eğer şimdi seni kaçırırsam sizinkiler bizim evi pampal pay (yağma) eder. Bütün servetimiz elden gider, ancak bahar gelip de yaylaya göçtükten sonra, atıma yaz çayırı aldırmak bahanesiyle gelir seni alır, kaçırırım" diyor.
Ve çadırlar yaylaya kurulup ev göçünce, Mehmet atını çayırlatmak bahanesiyle oralarda oyalanırken, kızın yakınları, özellikle de kardeşleri bunun maksadını anlıyorlar. Beş, altı kişi birleşip Mehmet'in üzerine saldırıyor. Mehmet atına atlayıp kaçmak isterken, düşmanları atını da, kendisini de vurup öldürüyor.
Kara haber yaylaya ancak üç günde ulaşır, anası oylamaya başlar.