Ahmet Cevdet Paşa, Maruzatı'nda anlattığına göre 1865 iskanı olduğu zaman Avşar aşiretinin boybeyi Hacı Bey'di. Ağıtta konu edilen Mehmet Bey işte bu Hacı Bey'in torunudur. Mehmet Bey, o zamanlar Pınarbaşı ilçesinin Karamuklu köyünde otururdu.
Anlatılanlara göre, beylik döneminden yerleşik döneme geçilince kimse kimseye pek eskisi gibi saygı göstermez olmuş, beylerin halk üzerindeki ağırlığı azalmıştı. İşte bu sıralar, Mehmet Bey'in kız kardeşi eşkıyalar tarafından kaçırılmıştı. Kaçan kız ile eşkıyalar arasındaki söz getirip götürme işini de Mehmet Bey'in küçük hanımı yapmaktaydı. Mehmet Bey'in hanımı kızı getirip gece eşkıyalara teslim ederken eşkıyalar bu hanımı da alıp götürmüşlerdi.
Olup bitenleri sonradan öğrenen Mehmet Bey, bunu bir namus meselesi sayarak eşkıyalığa çıkmış. Hanımını ve kız kardeşini kaçıranların peşine takılmıştı. Derken iş yol kesip, kervan vurmaya kadar gider. Artık bundan sonra o yörede gece gündüz Mehmet Bey'in ağırlığı duyulur, onun adamları etrafa korku salar. O zamanlar adı Aziziye olan Pınarbaşı'ndan jandarmalar takibe çıkar. Halktan şikayet arttıkça jandarma takibi de sıklaşır. Yıllar süren kovalamaca, yıllar süren kervan soymalar...
Bu arada Mehmet Bey evine uğrar. Atını da çayırlığa bırakır. Atın ipini evinin yanındaki sikkeye bağlar. Bunu o şekilde yapar ki, gece birileri tarafından basılırsa, arka kapıdan da, ön kapıdan da kaçsa kolayca ata atlayabilsin... Gece büyük hanımı ile yatmak üzereyken jandarmalar evi çevirir. Mehmet Bey hemen atına atlayıp kaçmak ister, bu arada silah sesleri çağırıp bağırışmalar. Tam bu sırada da Mehmet atının sikkesini çekip çıkarmak ister, ama bunu başaramaz ve jandarmalar tarafından vurulur.
Jandarmalar Mehmet Bey'in cesedini bir kıl palaza (çula) sarar. Belini de kırıp atın üzerine bir heybe gibi atarlar ve öylece Pınarbaşı'na götürürler.
Dini tören yapılması için, hükümet yetkilileri (kaymakam, savcı ve doktor) izin vermek istemez. Pınarbaşı'nda bulunan öteki Avşar beyleri de korkularından bir ses çıkaramazlar. Sonunda o sıralar Sivas'ta bulunan amcaoğlu Nuri Bey gelip hükümet yetkililerinden cenazeyi alır. Hatta ilgilileri bir hayli sıkıştırır. Çünkü Nuri Bey, yaman, yiğit bir beydi. O zamanlar herkes ondan çekinirdi.