İkinci Abdülhamit'in son dönemleri. O sıralar Tomarza'nın Karamuklu köyünde oturan Avşar beylerinden aşiret rahatsız olmaya başlıyor. Çünkü, beyler tıpkı göçebe dönemdeki gibi halk üzerinde etkili olmak istiyorlardı. O tarihte Tomarza Emiruşağı köyünden Hacı Abdurrahman Efendi, delikanlı yaşındaki iki oğlunu (Sadık ve Mustafa) gemi ile Mersin'den İstanbul'a gönderiyor. Çünkü beylerin onlara bir kötülük yapmasından korkmaktadır.
İki kardeş öğrenimlerini İstanbul'da tamamlayıp memleketlerine dönme hazırlıkları yaparken kardeşlerden Sadık ölür. Öteki kardeş memlekete mektup yazarak durumu babasına bildirir.
Babası mektubuna yanıt verir: "Buradaki nişanlın da öldü, sen sağ ol." diyerek onun dönmesini istemez, teselli eder. Çünkü dönüp geldiğinde beylerin oğlunu öldürteceğine inanmaktadır.
Sonunda oğullardan Mustafa saraydan bir cariye ile evlenir. Burada Sinek Paşa adıyla ün salar. Ancak Osmanlı hanedanının yurt dışına sürülmeleri sırasında Sinek Paşa da Romanya'nın Köstence kentine sürgüne gönderilir.
Bu sıralar artık çok yaşlanan babaları Hacı Abdurrahman Efendi, oğlunun yanında olmayışından çok üzülür. Hele bir gün yaylaya göçerken, koyun, kuzuların seçileceği zaman fazlasıyla duygulanır. Ve ilk kez oğlu Sadık'a böyle ağlar.