Misket ayağından bir Bünyan türküsü vardır:
"Ceviz Oynamağa Gelmiş Odama"
Eskiden Kayseri'de bağlar çok gelişmiş. Bugün de hala Bürüngüs, Gesi, Büngüs bağları meşhurdur. Bu bağlardaki ceviz ağaçları çuval çuval ceviz verirmiş. Köylü kış günleri boş vaktini nasıl geçirsin? Ceviz oynamak yok mu? Güzleri toplanan cevizler kışın torba torba köy odalarına getirilir ve ceviz oynanırmış. Ceviz o kadar bol olurmuş ki, oynandığı devirlerde cevizin binini bir liraya verirlermiş!
Bir köy odası. Dışarıda kar yağıyor, ocakta yavşan kökü veya gilik otu, çıtır çıtır ses çıkararak koyu dumanlı alevler yanıyor. Odada iki üç topluluk var. Herkesin önünde ceviz torbası. Kiminin torbası iyice dolu, kiminin önünde de ancak bir kaç avuç ceviz kalmış. Oyun belki de horozlar ötene kadar devam edecek.
Umumiyetle ceviz oyununu 25-40 yaşlarındaki kimseler oynarlar. İhtiyarlar bu oyunları zevk ve merakla seyrederlermiş. Zira onlar da gençliklerinde ütmüş ve ütülmüşlerdir. Bir oturuşta üç beş bin ceviz kazanan oyuncu, usta sayılırmış. Bugün, bu adet hemen hemen kalkmıştır.
İşte o zamanlar güzel bir köylü kızını, yaşça kendinden epeyce küçük, henüz 12-13 yaşında yakışıklı, sevimli, toy bir delikanlıya nişanlarlar. Kız oğlanı son derece sevmektedir. Kızdan gelen haberle oğlan fırsatını bulup gizlice kızın evine girer. Ama ne var ki, oğlan, kızın bütün arzularına rağmen mahçubiyetinden dili tutulmuş gibi hiç bir şey söyleyemez. Ancak nişanlısının dizinin dibinde cebinden çıkardığı cevizleri birbirine vurmaya başlar. Sanki gel ceviz oynayalım der gibi.
Oysa yetişkin kız; yavuklusundan başka şeyler beklemektedir. Ne yazık ki, delikanlı bunları anlayacak çağda değildir. İşte bu duygulanma ile kız utangaç sevgilisi gittikten sonra, ardından hislerini şöyle ifade eder;
Ceviz oynamağa gelmiş odama,
Nişanlında bu mu derler adama?
Dayanamam senin kara sevdana
Aman aman olmuyor
Eş eşini bulmuyor
Kara yağız genç oğlan
Niye gönlün olmuyor?
Aradan kısa bir zaman sonra kızın küçücük sevgilisini askere çağırırlar.
Malum ya, Anadolu'da ölen bir çocuğun nüfus kağıdını yeni doğan çocuğa uydurmak adettendir. Köylü için nüfus memuruna tekrar gidip kayıt yenilemek büyük bir külfettir. İşte kara yağız genç oğlan da böyle bir kadere uğramış.