Urfa'da, bundan 30 yıl evveline kadar örf ve adetlerine göre Urfa'nın etrafındaki dağlara bahar mevsiminde bir çok kimse grup halinde çıkıp, çadır kurup eğlenirlermiş. O dönemde bir mutasarrıf tayin edilmiş. Mütassarıfın gayet güzel ve endamlı bir kızı varmış. Urfa'nın tanınmış ailelerinden birinin oğlu mesire yerinde bu kıza gözü değmiş ve sevmiş. Bu sevgiyi gizli tutmuş.
O zamanlar herhangi bir genç evlenmek istediği zaman babasının ayakkabısına bir çivi koyarmış. Babası onun evlenmek istediğini anlar. Bu oğlan da kızı gördükten sonra bazen mesire yerlerinde kızı tesadüfen görürmüş. Bu durum bir müddet devam etmiş.
Oğlan fazla dayanamayıp, adet üzerine bir gün babasının ayakkabısına bir çivi koymuş, babası oğlunun evlenmek istediğini anlamış. Oğlunun bir kızı sevmesi bazı çevrede dedikodulara yol açmış. "Falan adamın oğlu koskoca bir mütassarıfın kızma aşık olmuş, duyduğumuza göre kızda ona aşıkmış." deniliyormuş. Bu durum epeyce devam etmiş. Babası da bu dedikoduları duyunca "Oğlum akrabalarımızda yetişmiş bir sürü kız var, hangisini dilersen gidip sana isteyelim"der. Oğlan anasına "ben mütasarrıfın kızını istiyorum" der. Anası bunu duyunca şaşırır "Buna imkan var mı mütassarıf kızını bize verir mi oğlan."
"Yine de babama söyle bir yolunu bulup, kızı istesin" diyerek ısrar eder. Anası bu meseleyi kocasına anlatır. Kocası bir müddet düşündükten sonra mütassarıfın yakınlarından bir kaç kişiyi araya koyup, kızı oğluna ister.
Mütassarrıf makul ve temiz bir kişi olduğu için sorar. "Oğlan askerliğini yapmış mı yapmamış mı." Askerlik yapmadığını söylerler. Mütassarrıf "Oğlan askerliğini yapsın, gelsin, Allah kısmet etmişse kızımı veririm."
Malum eskiden askerlikler uzun sürerdi. Bu haberi alan aracılar meseleyi olduğu gibi oğlanın babasına söylerler. Bu mesele böyle devam ederken dedikodularda sürer. "Hele bak haddini bilmeden mütasarrıfın kızını oğluna istedi, o da vermedi" gibi haberler dolaşır.
Bir kaç ay sonra oğlanın askerlik emri gelir. Eskiden şubelerde kur'a çekilirdi. Yemen ve Suriye gibi uzak yerlere gidenler beraberinde bir siyah, bir beyaz bir çift kuş götürürlerdi. Eğer kur'ası Yemen, Suriye tarafına düşmüşse siyah kuşu uçururdu. Oğlanında kur'ası Suriye'ye çıkmış ve oğlan, siyah kuşu uçurmuş.
Bu haber Urfa'da hemen yayılmış tabi. Oğlanı sevenler üzülmüş, sevmeyenler de sevinmişler.
Bunun üzerine oğlan hareketi sırasında "Çadır kurdum düzlere" türküsünü dile getirmiş. Oğlan askere gitmiş ve bir daha geri dönememiş.