Neşet Ertaş kendi ağzından türkünün hikayesini şöyle aktarıyor:
"O zamanlar gençtim. Pavyonda çalıp söylüyordum. Gömleğimin yakası yağ içindeydi. Gömleğimi yıkayacak, önüme bir tas çorba koyacak bir yarim olsa dedim.
Uzaktan uzaktan bakıştığımız bir kız vardı. Gittim istedim. Hayır demediler. Ama olmadı, kısmet değilmiş, yarım kaldı.
Çok efkarlandım. Pavyondan ayrıldım, şehri terkettim, sazımı siyaha boyadım ve başladım çığırmaya."