XVII nci asrın ilk yarısında haklı bir şöhret kazanmış olan Aşık'ın hayatına dair fazla bir şey bilmiyoruz. Bize kadar gelebilen bazı koşma ve türküler, onun halk zevkine çok yakın bir saz şairi olduğunu gösteriyor. IV. Murad'ın musahibi Musa Çelebi'nin öldürülmesi (1631) üzerine yazdığı meşhur türkü delaletiyle Aşık'ın yaşadığı zamanı tayin etmek mümkündür. Aşık, muasırlarına nispetle, lisanının yabancı unsurlardan uzak kalması itibariyle dikkate değer. Fakat bu aşk ve kahramanlık şairinin klasik edebiyat tesirinden büsbütün uzak olduğu de iddia edilemez.
XVII nci asrın birçok saz şairleri üzerinde tesirini gördüğümüz Aşık, herhalde bu devrin ihmal edilemeyecek mühim simalarından biridir. Girit harbi (başlaması 1645) hakkındaki bazı şiirlerine bakılırsa Aşık'ın herhalde bu asrın ikinci yarısında öldüğü tahmin edilebilir.