Asıl adı "Esat Kunduracı" olan sanatçı, 1909 yılında Üzümlü'de doğdu. Daha iki yaşındayken annesi Sümbül Hanım'ı, kısa bir süre sonra da babası Halil Efendi'yi kaybetti. Dayısı Bekir Pehlivan, küçük Esat'ı ve ondan birkaç yaş büyük olan ağabeyi Adil'i yanına aldı ve büyüttü. Dayıları Bekir Pehlivan da vefat edince ağabeyiyle birlikte bugünkü adı Yaylabaşı olan Kiy köyünde bir tanıdıklarının yanına yerleştiler.
Esat daha küçük yaştan itibaren güzel sesiyle çevresindekilerinin dikkatini çekti ve beğenilerini kazandı, önce bağlama, ardından cümbüş çalmayı öğrendi. Düğün ve derneklerin vazgeçilmez sanatçısı oldu. O yıllar Hafız Şerif ve Sıbıslı Salih gibi sanatçıların da ün yapmaya başladığı yıllardır. Bu iki Erzincanlı sanatçı İstanbul'a gidip plak doldurmuşlardır. Esat onlarla tanışır, arkadaş olur. Bir süre sonra onların yolunu takip ederek İstanbul'a gider. O da artık İstanbul'un büyülü musiki ortamına girmiştir.
Kahvehane sohbetleri, gazino çalışmaları, ünlü sanatçılarla arkadaşlık onun sıla özlemini gidermez. Bağda bahçede toprakla haşır neşir olduğu günleri özler ve tekrar Erzincan'a döner. Bu arada doldurduğu plaklar her tarafta dinlenmeye, "Kiyli Esat" adı hafızalarda ve gönüllerde yer etmeye başlar.
Çok sevdiği toprak, onu bağrına çağırmakta gecikmez, 1951 yılının soğuk bir Şubat günü Hak'kın rahmetine kavuşur.